İkinci dünya savaşı yılları ekmeğin karne ile satıldığı, karaborsanın yaygınlaştığı, haksız kazançlar sonucu harp zenginlerinin türediği, dolayısıyla ekonomik krizin doruğa çıktığı yıllardır. Dönemin başbakanı Şükrü Saraçoğlu’nun 5 Ağustos 1942’de Meclis’te yaptığı konuşmada yer alan şu cümleler bu dönemdeki yoksulluğun hangi ölçülere vardığını bildirmesi bakımından anlamlıdır: “Türk ırkının başlıca gıdası olan ekmeği çok küçülttük. Bütün bunlara rağmen ekmek darlığını ve sıkıntısını hâlâ bertaraf edemedik.”
Türk şiirinin poetikası da aslında en genel anlamda dinsel, mistik, metafizik ve din dışı, pozitivist, materyalist gerçeklik diyebileceğimiz bu iki kutup arasındaki duraklarda örülmektedir. Poetik örgüde kimi şairler dinsel gerçeklik kutbuna, kimileri de din dışı gerçeklik kutbuna yakın ara duraklarda yerini almışlardır. Bunun dışında şairlerin birbirlerinden ayrı ve kopuk biçimde kendi duraklarında “ben poetikaları” kurmaları Cumhuriyet Dönemi poetikasının bir başka önemli özelliğidir. Bu bakımdan Divan şiirinin poetikası kendiliğinden ortak, tek bir felsefenin ürünüyken Cumhuriyet Dönemi poetikası farklı felsefeler üzerine bina edilmiş “tekil poetikalar”dan oluşur. Kuşkusuz bu durum Tanzimat’tan itibaren görülen zihniyet parçalanmasının ya da monarşik düzenden demokratik düzene geçiş sürecinin sanata yansımasından başka bir şey değildir.
Reklam
Mevlana’dan alıntı:
Tanrı, şiir için kafiye aramaktan başka dert vermeliydi bana, Nihayet ondan da kurtardı beni, Şu şiiri al da eski bir şiir parçası gibi yırt gitsin, Manalar, zaten harfe, havaya sığmıyor.
Rönesans’la birlikte şiire yüksek bir statü tanınmaya başlanmış, Klasik Çağ’daki “şair doğayı taklit eder” anlayışı sürmekle beraber şairler yeni ve özgün bir doğayı yaratan kişi olarak görülmüş, hatta bu dönemde şaire “ikinci tanrı” (alter deus) gözüyle bakılmıştır.
Skolastik düşünceye bağlı Hales’li Alexander şiir tarzının kurguya dayalı ve bilgi içermeyen bir şey olduğunu (12-13. yy aralığında) ileri sürerken şairler yeni bir bilim ürettiklerinin bilincinde olarak şiire “Neşeli Bilim” adını verirler.
·
Puan vermedi
Hey gidi üstat hey!
Merhabalardan bir demet. Spoi ve Gilleri bulunmamaktadır. Bir okurdan da görüp uyguladığım gibi önce yazarı araştırır, okur, tanıyabildiğim kadar tanırım... - Biz şairi biliyoruz sen kitaba geç. Baaalım ne kadar tanıyorsun. Çay kahve al istersen, biraz uzun. Dikkat et çenen çıkmasın, çünkü çok şaşıracaksın. Ööle şaşıracaksın yani. Eğitim,
Çile
ÇileNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 201821,3bin okunma
Reklam
55 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.