Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Büyük ve tek bir Pazar ile daha insancıl olacağı, insanların ve malların serbest dolaşımının uluslararası bir iyiniyet ve barış ortamı yaratacağı hayali ile dolu bir Avrupa rüyası ne kadar uzaklarda. Bir tek Fransa'dan örnek vermemiz gerekirse, son yirmi beş yıl içinde suç nispeti yüzde dört yüz ve silahlı soygun adedi de yüz bin artmış bulunuyor.”
“Sovyet İmparatorluğu'nun çöküşü kendisinden önce gelen Osmanlı ve Avusturya-Macaristan İmparatorlukları'nın çöküşleri ile mukayese edilemez. Ortadan kalkan ideoloji sadece kitleler ve devletler üzerinde daha iyi egemenlik kurulmasını sağlamıyordu; aynı zamanda entelektüel bir tarzda insanların saf ve ölçüsüz gururunu kullanarak bir doktrinin gerçekleri değiştirebileceği güvencesini vermişti. Mantık çok üst noktalara yükselmişti. Şimdi düşüşü hızlı ve acı olmaktadır. ” Alıntı Şuradan Yeni Ortaçağ Alain Minc
Reklam
“Yeni bir toplum tarzı komünizmin çökmesinden sonra varlığını zorla kabul ettirmeye çalışıyor. Devletin ve hukukun egemen olmadığı bir pazar, vahşi ormana benzer. Vahşi ormanda da ancak mafya türü organizasyonlar doğar.” Alıntı Şuradan Yeni Ortaçağ Alain Minc Alıntı Şuradan Yeni Ortaçağ Alain Minc
224 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitap, çağımızın küresel dönüşümünü analiz ederken, geleceğin dünyasını şekillendirecek önemli trendleri ve dinamikleri inceliyor. Minc, modern dünyanın karmaşıklığına ve belirsizliğine karşı bir tepki olarak "Yeni Ortaçağ" kavramını kullanıyor. Küresel rekabet, teknolojik ilerlemeler ve siyasi dönüşümlerle birlikte, günümüz toplumlarının geçmişteki Ortaçağ dönemine benzer bir yapıya doğru evrildiğini savunuyor. Kitap, okuyucuya mevcut durumu anlamada bir bakış açısı sunarken, aynı zamanda geleceğe dair bir perspektif sağlıyor. Minc'in akıcı üslubu ve çarpıcı analizleri, okuyucuyu düşündürmeye ve tartışmaya teşvik ediyor.
Yeni Ortaçağ
Yeni OrtaçağAlain Minc · İmge Kitabevi · 199522 okunma
Alain Minc ünlü kitabında, toplumların "Yeni Ortaçağ"ının resmini kelimelerle şöyle çiziyor: "Örgütlü sistemlerin yokluğu, her türlü merkezin kayboluşu, kaygan ve silik dayanışmaların ortaya çıkışı, belirsizlik, rastlantı, bulanıklık. Zengin toplumların mafyalar ve yolsuzluklarla kemirilmesinden Rus kargaşasına varıncaya dek, her türlü otoritenin dışında sayıları giderek artan gri alanların gelişimi. Aklın, kurucu ilke olarak, uzun zamandan beri kaybolduğu sanılan ilkel ideolojilerin ve boş inançların yararına silinip yok oluşu. Krizlerin, sarsıntıların ve spazmların sanki günlük yaşamımızın dekorları gibi geri gelişi..."
ÖNSÖZDEKİ ÇOK DEĞERLİ O KURAMSAL ÖZET
Alain Minc ünlü kitabında, toplumların "Yeni Ortaçağ"ının resmini kelimelerle şöyle çiziyor: "Örgütlü sistemlerin yokluğu, her türlü merkezin kayboluşu, kaygan ve silik dayanışmaların ortaya çıkışı, belirsizlik, rastlantı, bulanıklık. Zengin toplumların mafyalar ve yolsuzluklarla kemirilmesinden Rus kargaşasına varıncaya dek, her
Reklam
1990'lı yılların başında, göklere çıkarılan Fukuyama adlı bir Amerikalı, "Tarihin sonu geldi; dünya, liberalizmin tek ideoloji olarak egemen oluşu sayesinde sonsuz bir mutluluk çağına girmiştir" gibi bir şeyler yazınca, Fransız yazar Alain Minc'ın yazdığı Yeni Ortaçağ adlı kitapta, "Tam tersine, başıboş ekonomilerin, düzensizliğin, yolsuzluğun, mafyaların, din ve mezhep kavgalarıyla etnik boğuşmaların yaygınlaştığı yeni bir ortaçağa giriyoruz." yazmıştı ve zaman onun haklı çıktığını gösterdi.
Sayfa 85 - TelgrafhaneKitabı okudu
Avrupalıların "bir tehdit altında ama riski olmayan bir dünyadan, tehdidi kalmamış ama riskli bir dünya" dönemine girdiğimizi anlamaları için acaba daha kaç yıl geçmesi gerekecek? Düzensizliği meydana getiren çok sayıda unsur var. Felaketlerin hepsi tabii ki aynı anda gelmeyecek, pek çoğu mantıksal bir zincir gibi belki birbirine bağlanmayacak ama geleceği tehdit ederek ve asgari bir düzen ümidini ortadan kaldırarak bizi yeni bir ortaçağa taşıyacak. Alain MINC (Yeni Ortaçağ)
Kuşkusuz tarihte tesadüf görünenin altında her parçaya hükmeden bir yasa mevcut.Alain Minc
Dünya büyük bir otorite boşluğu içindedir. Birleşmiş Milletler acze düşmüştür, NATO aslında Amerika'nın Avrupa'da kişisel hegemonyasının bir aleti olduğu için Avrupa'nın geleceğinde olumlu bir rol oynayamaz. Bir kriz döneminde dünya ve ülkeler dengeleyici bir güç arayışına girerler. Oysa bugün bu dengeleyici güç mevcut değildir. Avrupa ve onu takiben dünya, şehir ve bölge ülkelerine doğru süratle kaymaktadır.
Reklam
DÜZEN VE OTORİTE ARAYIŞI MODERN YILLARIN SONU
Avrupa Topluluğu, bir tehdit altındayken devletlerin icabında egemenlik anlayışının güvenlik anlayışından sonra geldiği prensibi üzerine kurulmuştur. Komünizm ve onun tamamlayıcı unsuru nükleer saldırı tehdidi altında kurulan Avrupa Topluluğu, komünizmin çöküşü ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyet Birliği'nin dağılması sonucu anlamını yitirmiştir. Maastricht Anlaşması ölü doğmuş bir çocuktur.
Krizlerle baş edebilme sanatı liderlerde yeni bazı vasıflar gerektiriyor. Temiz ve mükemmel olmak artık yeterli değil.
Nükleer tehlike aynı zamanda barışın garantisiydi. Büyük bir caydırıcılık ve dolayısıyla çelişkili bir barış ve huzur sembolü olmuştu. Gerçek liderler krizler sırasında ortaya çıkar; caydırıcılık maskesi arkasına saklanmış kişiler hakiki bir kriz ile karşı karşıya gelmedikçe onların liderlik vasıflarını anlamak pek mümkün olmaz.
Dördüncü Ders
İhtilaller bir Avrupa icadıydı. Şimdi yeniden Avrupa'ya geri dönüyor. Avrupa Kıtası dışında hiçbir kıtada bir İtalya veya Çekoslovakya örneğini yaşayamazsınız. İtalya'dan çok daha vahim durumda olan bir Japonya'da toplum bir boyun eğmişlik içinde olduğundan böyle bir ihtilali desteklemeye hazır değildir. Yargının bağımsızlığı ise zaten söz konusu değildir. Demek ki dünyanın yeniden ideolojik gelişmeleri Avrupa'da şekillenecek ve bir kez daha dünyaya yayılacaktır.
105 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.