1990'lı yılların başında, göklere çıkarılan Fukuyama adlı bir Amerikalı, "Tarihin sonu geldi; dünya, liberalizmin tek ideoloji olarak egemen oluşu sayesinde sonsuz bir mutluluk çağına girmiştir" gibi bir şeyler yazınca, Fransız yazar Alain Minc'ın yazdığı Yeni Ortaçağ adlı kitapta, "Tam tersine, başıboş ekonomilerin, düzensizliğin, yolsuzluğun, mafyaların, din ve mezhep kavgalarıyla etnik boğuşmaların yaygınlaştığı yeni bir ortaçağa giriyoruz." yazmıştı ve zaman onun haklı çıktığını gösterdi.
Sayfa 85 - TelgrafhaneKitabı okudu
doğu-batı bloğu
Yıkılan duvar bugüne kadar onlara sadece karaborsa, dolara ulaşma yarışı, daha çok yokluk ve Marx'ın hiç düşünemediği bir hakim sınıfın yaratılmasını, yani mafyayı getirdi.
Reklam
Alain Minc ünlü kitabında, toplumların "Yeni Ortaçağ"ının resmini kelimelerle şöyle çiziyor: "Örgütlü sistemlerin yokluğu, her türlü merkezin kayboluşu, kaygan ve silik dayanışmaların ortaya çıkışı, belirsizlik, rastlantı, bulanıklık. Zengin toplumların mafyalar ve yolsuzluklarla kemirilmesinden Rus kargaşasına varıncaya dek, her türlü otoritenin dışında sayıları giderek artan gri alanların gelişimi. Aklın, kurucu ilke olarak, uzun zamandan beri kaybolduğu sanılan ilkel ideolojilerin ve boş inançların yararına silinip yok oluşu. Krizlerin, sarsıntıların ve spazmların sanki günlük yaşamımızın dekorları gibi geri gelişi..."
Avrupa Topluluğu, komünizmin çöküşü ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyet Birliği'nin dağılması sonucu anlamını yitirmiştir. Maastricht Anlaşması ölü doğmuş bir çocuktur.
Dünyanın gelecekteki muhtemel dengeleri üzerine pek çok senaryo üretmek mümkün ama herkesin üzerinde birleştiği bir gerçek var ki bundan sonraki dekor, platform, sahne Pasifik'te kurulacaktır ve oyun artık Atlantik'ten ve Avrupa'dan çok uzak bir alanda oynanacaktır.
Dünya büyük bir otorite boşluğu içindedir. Birleşmiş Milletler acze düşmüştür, NATO aslında Amerika'nın Avrupa'da kişisel hegemonyasının bir aleti olduğu için Avrupa'nın geleceğinde olumlu bir rol oynayamaz. Bir kriz döneminde dünya ve ülkeler dengeleyici bir güç arayışına girerler. Oysa bugün bu dengeleyici güç mevcut değildir. Avrupa ve onu takiben dünya, şehir ve bölge ülkelerine doğru süratle kaymaktadır.
Reklam
ÖNSÖZDEKİ ÇOK DEĞERLİ O KURAMSAL ÖZET
Alain Minc ünlü kitabında, toplumların "Yeni Ortaçağ"ının resmini kelimelerle şöyle çiziyor: "Örgütlü sistemlerin yokluğu, her türlü merkezin kayboluşu, kaygan ve silik dayanışmaların ortaya çıkışı, belirsizlik, rastlantı, bulanıklık. Zengin toplumların mafyalar ve yolsuzluklarla kemirilmesinden Rus kargaşasına varıncaya dek, her
merkezi olmayan bir dünya düzeni
Düzen diye nitelediğimiz dünya ile ilgili geleneksel alt yapılar gittikçe yok oluyor ve Hegel'den beri bildiğimiz "devlet, şirketlerin sınırlarının bittiği yerden başlar" anlayışı tekrarda ciddi bir şekilde tartışılmak üzere gündeme geliyor.
Düzensizliği meydana getiren çok sayıda unsur var. Felaketlerin hepsi tabii ki aynı anda gelmeyecek, pek çoğu mantıksal bir zincir gibi belki birbirine bağlanmayacak ama geleceği tehdit ederek ve asgari bir düzen ümidini ortadan kaldırarak bizi yeni bir ortaçağa taşıyacak. Öyle bir ortaçağ ki milliyetçilerin değil, kabilelerin egemen olduğu bir ortaçağ; toprak, kan ve kimlik sorunlarının yeniden gündeme geldiği bir ortaçağ.
Bütün bu risk alanları içerisinde iki tanesi Richter ölçeğinde en yüksek dereceye sahiptir. Bunlar Rusya-Ukrayna anlaşmazlığı ile Balkanlarda Rusya ile Türkiye'yi karşı karşıya getirecek anlaşmazlıklardır. Bu her iki anlaşmazlığın da yerel kalma olasılığı yoktur ve tüm ülkeleri aynı derecede ilgilendirip bu anlaşmazlığın içine sokacaktır. Alain MINC (Yeni Ortaçağ)
Reklam
Batıya ilaveten Doğu Bloku da yıkılan duvar için duydukları sevinç ve coşkudan bugün tam bir ümitsizlik noktasına gelmişlerdir. Yıkılan duvar bugüne kadar onlara sadece karaborsa, dolara ulaşma yarışı, daha çok yokluk ve Marx'ın hiç düşünemediği bir hakim sınıfın yaratılmasını, yani mafyayı getirdi. Alain MINC (Yeni Ortaçağ)
İkinci Ders
En eski ve en güçlü olanı da dahil, hiçbir sosyal altyapı kalıcı değildir. Sosyal aktörler ve sistemler arası değişikliklerin meydana gelmesi için de bizim alıştığımız anlamda ihtilaller olması gerekmeyecektir. Geleneksel ölçüler dışında yeni insanlar yeni iddialar ile ortaya çıkacak, kitlelerin desteğini alacak ve mevcut yönetim sistemi ve politik dengeleri son derece istikrarlı gözüken ülkeler bile bir anda pamuk ipliğine bağlı duruma gelebilecektir.
..ülkelerin sınırlarının ancak harplerle değişeceği gibi saplantılarımız var.
Uzun yıllar batının NATO'da en uç bekçiliğini büyük bir özveri ile yerine getiren sadık müttefik Türkiye'yi batının nasıl bir tarafsızlık ilkesi ile yalnız bırakacağı ayrı bir merak konusudur.
Geleceğe dair sağlıklı bir tahminde bulunmak ise tamamen olanaksızdır. Dünya ve uluslararası ilişkiler net değil, bulanıktır.
105 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.