Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Demokrasi yalnızca bireylerin ve toplumsal oyuncuların haklarının kurumsal bir ortamda, yani yasayla korunduklarında var olabilir.
Özne, Haklar ve DemokrasiKitabı okudu
kadınlar bir toplumsal “yapı”nın, iktidar ilişkilerinin, onlara normlar, görevler ve çıkarlar dayatan kurumların ve radikal feministlerin çok güzel anlattıkları gibi, erkek egemenliğindeki bir toplumun varoluş ve işleyiş tarzı olan, kadınları “doğal”a dönüştüren ideolojilerin yükü altındadır.
Eski TartışmalarKitabı okudu
Reklam
“cinsel ikiliği düşünmek, farklılıkta kalmayı gerektirir, yani ikisinin arasında kalmaya, ne aynı anlama, ne de basit bir kimliğe gelmeyecek bir başkalığı düşünmeyi”
Sylvaine Agacinski Politique des sexes, s. 77Kitabı okudu
Aynı anda hem burada hem de her yerdeyiz, yani hiçbir yerdeyiz. ~Alain Touraine
Sayfa 281
“Ben bir kadınım” demek, şu anlama gelir: “kadın olarak, ben bir kadın olma ve bu simgeye kendi seçtiğim içeriği yükleme hakkına sahibim. Bu seçim benim özgürlüğümün, kendimi kendime göre tanımlama, davranma ve değerlendirme yeteneğimin bir kanıtıdır.”
Egemenlik İdeolojilerinin DevrilmesiKitabı okudu
Kadın olmak birincil bir olumlamadır ve önceliği, ileride de görüleceği gibi öteki, yani erkekle olan ilişkiden çok benliğiyle olan ilişkiye verir.
Sayfa 39 - OlumlamaKitabı okudu
Reklam
“Ben kadınım”, benim kadın olmamla, davranışlarım ve onlara atfettiğim —ilk önce kadın olma bilincimi desteklediklerinde olumlu, kendimi kadın olarak olumlamamı gizlediklerinde olumsuz— değer yargılarının, kadın kimliğim çevresinde inşa oluyor olmalarıyla ben olduğum anlamına gelir.
Sayfa 39 - OlumlamaKitabı okudu
Bir kadın doğasının varlığı reddedilmelidir. Söylemiştim: kadın davranışlarının çözümlemesi, toplumsal cinsiyetin, doğrudan ya da dolaylı bir erkek iktidarı icadı olduğu ve özcülükle doğalcılığa karşı yararlı olan bu toplumsal cinsiyet mevhumunun eleştirilmesi gerektiği olgusunun kabulüyle başlar.
Sayfa 32 - Tarihin Oyuncuları Olarak KadınlarKitabı okudu
onlar hakkında ya da onlar adına konuşan kadınların çoğunluğunun aksine, kadınlar kadın kimliğinin illaki de ortadan kalkması gerektiğine inanmıyor, haksızlıklara ve şiddete hedef olmuş olsalar bile kendilerini kurban gibi görmüyor ve kısa sürede ikna olunabilir ki, olumlu projelere, kendileri tarafından dönüştürülmüş. bir varlığı yaşama arzusuna sahipler.
Tarihin Oyuncuları Olarak KadınlarKitabı okudu
Kadınların eşitliğini ve özgürlüğünü sağlamak için, erkek egemenliğinin damgasını görür görmez bize kadınların yalnızca belirleyici kategori olarak varlıklarını reddedip, eşitliği farklılığa yeğleyerek ve onlardan önce gelenlerin sınıfsız bir toplum özlediği gibi, cinsiyetin olmadığı bir toplum özleyerek kurtulabilecekleri bir kafes gibi görünen bir mevhum olan toplumsal cinsiyetin önemini azaltmak ya da yok etmekten başka bir yol tanımlayamıyoruz.
Sayfa 28 - Tarihin Oyuncuları Olarak KadınlarKitabı okudu
Reklam
Kötümser söylemi besleyen ama hiç belli etmeden kadınların erkeklere karşı durumuna müdahale eden, toplumsal bağların, aile ve özellikle de komşuluk ilişkileri bağlarının genel zayıflamasıdır. Eşitlik biraz azalıyorsa da, her türden aile bağlarının sağlamlığı daha da hızlı azalır.
Sayfa 27 - Queer’lerin Radikal Bir EleştirisiKitabı okudu
mesleki eşitliğin İskandinav ülkelerinde olduğu gibi, yalnızca militan bir eylem sonucunda sağlanabileceğini de biliyoruz. Tersine, kadınlara karşı şiddetin arttığı duygusu içindeyiz. Bu kısmen cürüm ve suçların eskiye göre daha kolay ihbar edilmesi, yargılanması ve cezalandırılmasının neden olduğu bir yanılsamadır. Ama aynı zamanda, kadınlara karşı gerçekleştirilen şiddet eylemlerini, özellikle de aile içi şiddeti daha iyi değerlendirebiliyoruz.
Sayfa 26 - Queer’lerin Radikal Bir EleştirisiKitabı okudu
Edward Said’e göre egemen Garp’ın hem esrarlı, hem semavi ve hem de barbar Şark’ı icat etmesi gibi, erkek iktidar da insanlığın hem gizli, hem bulanık hem de çekici yüzü olarak kadını icat etmiştir.
Sayfa 22 - Queer’lerin Radikal Bir EleştirisiKitabı okudu
Queer hareketi, yalnızca gey ve lezbiyen kategorilerinin varlığını talep ederek değil, bu tarihsel kategorilerin de gerçek varlığını reddederek, kadın erkek kategorilerini eleştirip, bu fikirlere radikal bir biçim verdi.
Sayfa 22 - Queer’lerin Radikal Bir EleştirisiKitabı okudu
Lyotard'a göre postmodernitenin doguşu, sanayi sonrası toplumun ortaya çıkmasıyla ilişkiliydi. Daniel Bell ile Alain Touraine'in kuramlaştırdığı sanayi sonrası toplumda bilgi, ulus-devlet sınırlarını aşan bir dolaşımla temel iktisadi üretim gücü haline gelirken, aynı zamanda geleneksel meşruluk zeminini de yitirmişti. Artık toplumu, Parsons’un düşündüğü gibi organik bir bütünlük, ya da Marx’ın düşündüğü gibi ikili bir çatışma alanı olarak değil, dilsel bir iletişim ağı olarak ele almak gerekiyordu. Böyle düşünüldüğünde dilin kendisi de -"toplumsal bağın bütünü"- kuralları karşılaştırılamaz, birbirleriyle çekişmeli (agonistic) ilişkiler olan farklı oyunların toplamı olarak kendini göstermekteydi. Bu koşullar altında bilim de, diğerleri arasında bir dil oyunu haline geliyordu: Artık modern dönemde olduğu gibi diğer bilgi türleri arasında ayrıcalıklı bir yere sahip olduğunu iddia edemeyecekti. Aslında, anlatı tarzındaki geleneksel bilgi karşısında, kesin dogruluk taşıdığı iddiasiyla tasladığı üstünlük, kendisi de klasik olarak iki büyük anlatı biçimine dayanan meşruluk zeminini gizlemekteydi. Bunlardan ilki Fransız Devrimi'nden esinlenmişti; bilginin gelişmesi sayesinde kendi özgürlüğünü yaratan kahraman insanın öyküsüydu bu. Ikincisiyse, Alman idealizmine dayanıyordu: Zaman içinde kendini açan hakikatin, yani tinin serüveni. Modernitenin kendini meşrulaştırmak için dayandığı iki büyük söylen, bu ikisiydi.
Sayfa 41 - İletişim Yayınları, 2011, 5.Baskı.Kitabı okudu
499 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.