Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Genellikle büyük İslâmî şahsiyetler hayattayken yeri ve değeri bilinmez. Ancak onların değeri bu insanlar cennete çekip gittikten sonra bilinir. Abdullah Azzam'ın varlığını ve değerini her ne kadar o hayattayken bilsek bile asıl değeri şehadetinden sonra açığa çıkacaktır. Bunu şöyle bir misalle açıklayalım. Mesela; tarihteki seçkin şahsiyetler yazın doğan güneşe benzer. İnsan yazın sıcaklığından onun değerini bazen bilemez ve güneşin ısısından bıkar. Kış veya soğuklar geldiği zaman ya da güneş battığı zaman insan onun değerini anlar ve ona ihtiyaç duyar. Önder ve kumandan durumundaki İslâmî şahsiyetlerin değeri de genellikle ölümlerinden sonra ortaya çıkar ve o zaman bu boşluğu doldurmak İslâm ümmeti için çok zor olur. Biz, şehadeti, İslâm âlemi için zafer alametlerinden bir alamet ve şanlı asırlara dönüş alametlerinden bir alamet olarak görüyoruz. Tarihte şehitlerin varlığı ne zaman azalmışsa, İslâm ümmeti o zaman çökmeye yüz tutmuş, ne zaman ki kurbanlar takdim edilmiş ve şehitler kafilesi harekete geçirilmişse o zaman hayata ve şerefe dönüşün başlangıcı olmuştur. Bizler içimizdeki şehitlerin varlığını, başarıya ve zafere ulaşmanın bir alameti olarak görüyoruz. Abdullah Azzam'ın şehadeti gibi şehitlikler bizlere zaferin yakın olduğunu müjdeliyor. Bizler, Müslüman ve mücahid olarak hayata şehitlikle son vermeyi Cenab-ı Allah'tan temenni ediyoruz."
Hiç mümkün müdür ki; hadsiz alâmet-i farika ile bütün insanlara bakan şu insan yüzündeki sikke-i vahdete ve bütün mevcudatı omuz omuza, el ele, baş başa veren kâinat üstündeki hâtem-i vahdaniyete, Vâhid-i Ehad'den başka bir şey'in müdahalesi bulunsun? Mektubat - 232
Reklam
Ey yolcu! Hastalık, sıkıntı, musibet olur günahlara kefaret yahut olur terakkiye alamet. Yeter ki sen güzelce sabret!
Hayatın içinde hayatı kaçırmak, at gözlüklerini takıp hikmetleri ıskalamak, Allah'ın varlığına, birliğine alamet olan şu âlemi anahtar deliğinden seyretmek, büyük fotoğraftan mahrum kalmak, kalbi mühürlü,kulağı kurşunlu, gözü perdeli, dili lal olmak ve gözünü ecel geldiğinde açmak.
Biri de “kindar nesil” diyordu da hayra alamet olmadı o pek,
Soyumuza, devletimize, yurdumuza, mukaddesatımıza, şerefimize fenalık etmiş olan her millette, her dine, her rejime, fikre, topluma, kişiye düşmanız. “Kinimiz dinimizdir!”
Türkçülüğün Önemli MeseleleriKitabı okudu
Veriliş gayeleri doğru anlaşılmazsa nimetler insana dibe doğru çeker. Karşılaştığı her yeni nimet insanın şükrünü değil, önce kibrine depreştirir, ardından onu nankörlüğe sevk eder. Üzerindeki nimetlerin artışı da hayra alamet değil, “ hayırsız başarı” anlamındaki “ istidraç” olarak etiketlenir. Böyle bir süreç, kalbi güçlendiriceği yerde, nefsi kuvvetlendirir ve insanı azgınlaştırır.
Sayfa 40
Reklam
Sabır Şiiri
Sabrın sonu selâmet, Sabır hayra alâmet. Belâ sana kahretsin; Sen belâya selâm et! (...) Sabır | Necip Fazıl Kısakürek (1982)
Sayfa 73 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Sanki ne diye yola çıktık? Çocukluk! Hayra alâmet değil hiçbir yolculuk. Farkında mısın nereye gidiyoruz; Ne söyler arkamızdan sallanan mendil? Yalnız aşkta, kumarda, hayalde değil, Her adımda birşeyler kaybediyoruz.
Biliyor musun ömrün ipucu, püf noktası, iz ve alamet aramakla geçecek, kısacası mucize beklentisiyle. Bir gün adam olurum umuduyla geçecek ömrün. Mantık merakın da beklentilerine bir eklenti olarak kırık hayaller arşivinde alacak yerini. “Yağız atlı süvari koştur atını koştur.” Sonunda bu yolun kıvrımları nereye çıkar? Dağın ardında dağ, dağın ardında dağ, dağın ardında ne var? Tırmalaya tırmalaya açtığın iz neyin izi? İz sürerek neyi umuyordun, neydi bekleyedurdugun, kimden idi neyeydi umudun, 'ne zaman ne zaman deyip durmayı ne zaman bırakacaksın? Nedir şu iptilan, nedir şu pas encore“(henüz değil) duygun?
Ona göre, aynalar hiç tekin şeyler sayılmazdı. İnsanı olduğu gibi gösterse de canını, ruhunu yansıtmayan bu yüzeylerin önünde fazla durmaya gelmezdi ve insanın kendi şekli şemaliyle fazla uğraşması da hayra alamet değildi.
Reklam
Her İşi Yerli Yerinde, Adil ve Dengeli: Muksıt
"Yüce Allah dünyada ayrımı yapmadan dostunu da düşmanını da rızıklandırmış, buna karşılık hiç kimsenin fiziki yapısında dost veya düşman olduğunu gösteren bir alamet yaratmamıştır. Ahirette ise dost ile düşman ayrı muamelelere tabi tutulacak, el-Muksıt isminin tecelesi olarak dostlar hak ettiklerinin fazlasıyla mükafatlandırılırken, düşmanlar sadece yaptıklarının karşılığında cezaya çarptırılacaktır; ayrıca Allah'ın dostları ve düşmanları bu durumlarını gösteren alametler taşıyacaklardır."
Ey â çocuklar güzel, boylu poslu çocuklar!.. bilgi ve marifet yiğitlerin kalesidir. Turnalar bize ihanet ettiler bu sene. sırtlarını dağlara buzluğanlara, yağmurlara, tipilere erken döndüler bu kış. yüzlerini ovalara, sıcak yerlere çevirdiler. neden peki çocuklar? çünkü korktular çocuklar, Turnalar korktular. bu hayra alamet değil… çocuklar, tutkun ve atik çocuklar!.. neyin sesidir bu? göklerdeki bu uğultu, bu gürültü de nedir? öfkenin, gök gürültüsünün sesidir bu. kıyamet de değil bu ahir zamanda değil ama gözlerinin kan bürümüş yabancıların öfkesidir. uyanık olun çocuklar Allah sizinle olsun.
Cilt 1 Sayfa 79
"Ayet" kelimesinin Arap dilinde muhtemelen iki mânâsı vardır. Bu mânâlarfsn biri, " Alâmet" demektir. " Ayet" kelimesinin diğer bir mânâsıda. "Kıssa" demektir
Sayfa 79 - Hisar YayıneviKitabı okuyor
Evet! İnsanlardan bir kısmı vardır ki, hevâ-i nefsini ve Allah'ın düşmanı İblisi sever. Buna rağmen cehâlet ve al- datma hükmüyle zannederler ki, Allah'ın muhibbidirler. İşte bu gibiler öyle bir kimsedir ki, onda bu saydığımız alâmet- ler yoktur. Ve münafıklıktan, riyakârlık ve gösterişten do- layı o alâmetlere bürünür. Halbuki gayesi dünyanın acelece verilen nasibidir. O kötü âlimler, kötü okuyucular gibi nef- sinden olduğunun hilâfını gösterir. İşte bunlar yeryüzünde Allah'ın buğzettiği kimselerin tå kendileridir.
İsviçre çakısı gibi bir anten
Bir fil için hortum, bir gergedan için boynuz, bir aslan için yele nasıl bir alâmet-i fârika (ayırt edici özellik) ise, karıncalar için o koca kafalarının iki yanında taşıdıkları antenler de, o derece önemli bir özelliktir. Pek çok farklı iş görmek üzere yaratılmıştır. Yani, tam bir İsviçre çakısı gibidir!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.