“Derler ki; binli yılların başlarında çağı etkilemiş üç İranlı vardır.
-Dünyayı gözlemlemiş olan Ömer Hayyam,
-Dünyayı yönetmiş olan Nizamülmülk,
-Dünyayı titretmiş olan Hasan Sabbah…”
Nizamülmülk'ten beri bize ezberletilen iki yanlış şeyden biri, İsmaili mezhebine bağlı tarihi bir şahsiyet olan Hasan Sabbah'ın, bir cani olduğu ve
Doğru bilinen doğru değilse...
Gerçeği aramaktan başka yapılacak yok !
Kitabın başlangıç cümleleriyle başlamak istedim yazıma ilk cümleden beni nasıl içine çektiyse sizleri de aynı tılsımla içine çeksin istedim. Ahmet Haldun Terzioğlu'na ait bir kitabı ilk kez okudum. Ama o şahane tasvirler özellikle kitabın ilk başındakiler resmen bir edebi yapıt dedirtti bana. Oysa ben tarihi bir kitap bekliyordum okumaya başlamadan önce. Ama tarihi edebi bir dille birleştirmek bende çok güzel bir etki bıraktı.
Kitap romansı bir anlatımla yazılmış içeriğinde gerçek bilgiler olduğu kadar kurgu da çok fazla var. Sizi düşünmeye itiyor ,Hasan Sabbah hakkında ne çok farklı görüş olduğuna dair. Hangisini seçeceğine mantık dahilinde bir karar vermeni istiyor ve bütün bunları bir gezgin üstünden anlatıyor. Hasan Sabbah ile çok farklı görüşler var. Alamut gibi alınması zor bir kaleyi alan , tek sözüyle gözlerini bile kırpmadan ölüme giden fedaileri olan, Selçukluyu yıllarca uğraştıran bir şahsıyet için yazılmış bir roman. Okuduktan sonra akıllarda bir soru:
Selçuklu olmasaydı Hasan Sabbah nasıl olurdu,
Hasan Sabbah olmasaydı Selçuklu nasıl olurdu ?
Düşünce özgür olmalı, akla asla kilit vurulmamalı, dokunulmazlar , dokunulmazlıklar kaldırılmalıdır. Gerçeğin ışığı özgür düşünce ile ortaya çıkacaktır.
Öncelikle kendi kültürümüzü kendi tarihlerimizi okunan kitapları insanlara tavsiye ederim yani tasavvuf tarihi romanlar siyer akaid vs. gibi çünkü türk kültürünün en önemli faktörü islam ve tarihtir tarihi yazar olarak ahmet haldun terzioğlu okay terzioğlunu severek tavsiye ederim tasavvufta ise mevlana gazali riyazus salihin ve hayatüs sahabe