“Derler ki; binli yılların başlarında çağı etkilemiş üç İranlı vardır.
-Dünyayı gözlemlemiş olan Ömer Hayyam,
-Dünyayı yönetmiş olan Nizamülmülk,
-Dünyayı titretmiş olan Hasan Sabbah…”
Nizamülmülk'ten beri bize ezberletilen iki yanlış şeyden biri, İsmaili mezhebine bağlı tarihi bir şahsiyet olan Hasan Sabbah'ın, bir cani olduğu ve
Nizam-ülmülk'ün derdi,Hasan Sabbâh ve onun gibi düşünenlerdi.Bâtıni düşüncesini İslam'a sokmaya çalışanlardı.Sahabeye dil uzatanlar,Halife Ebubekir,Halife Ömer,Halife Osman ve onların çağında yaşayanlara yapılan hakaretlerdi.
Onun derdi bir türlü düzene uymayanlardı.Yeni yalanlar üretip gerçekleri gizleyenlerdi.İmamlık müessesesi uydurup,bunu İslam'ın gereğiymiş gibi dayatanlardı.İmamlığı,inançlarının kaygan zemininde zaman zaman gaibliğe taşırlardı.Ali'yi,Hasan'ı,Hüseyin'i sever ve sayardı.Peygamber torunlarına,onun soyundan gelenlere en küçük bir dil düşürüşüne dahi izin vermezdi.Ancak onlar adına kan güdülmesine ve İslam içinde kargaşa çıkarılmasına karşıydı.Haklıydı Nizam-ülmülk.
Hasan Sabbâh'ın derdi,Selçuklu değildi.Türkler hiç değildi.Aksine Selçukluya hayranlığı vardı ki elbette bu hayranlık için de Nizam-ülmülk'ün asla yeri yoktu.Hasan Sabbâh'ın derdi,zahiri zorlamaların,Bâtıni düşüncesine,ilime,düşünceye vurmaya çalıştığı gemdi.Hasan Sabbâh'ın derdi zincirlerdi.Haklıydı Hasan Sabbâh.
Hakkında birbirinden bağımsız fikirler vardı insanlarda.En uçtan en ucaydı bu bilgiler.Kimi "Çok iyi!"diyordu kimi "Çok kötü!"Arada hiçbir fikir yoktu.Yorum da...Hasan Sabbâh hakkındaki görüşleri,inanç farklılıkları etkiliyordu.