Marc,artık Alang'ın sözlerini dinlemiyordu. Öğrendikleri onu çok etkilemişti. Paris'te yaptığı araştırma sırasında tanıştığı jinekolog ona söylemişti: koyu renkli bir kan. Az oksijenli, toplardamar kanı. Siyah. Siyah Kan. Jacques Reverdi araştırmasının sonucu. Her kadını bir siyah kan çesmesine dönüştürmek. "Aynı zamanda Yalanın Rengi de olan Gerçegin Rengi."
Sayfa 313Kitabı okudu
Alang
Terk edilme, insanın kendine olan güvenini yok eder.
Reklam
Alang
Terk edilme, insanın kendine olan güvenini yok eder.
Yine bu yüzden boğularak ölen birinin cildi gridir. Herkes tarafından bilinen bir olgu: siyanoz yani morarma, koyu mavi" demek olan Yunanca "kuanos'tan gelir. Benim düşünceme göre, senin vakanda da kan koyu renkli olmalı. Marc, kuşkulu bir sesle yineledi: Neden? - Çünkü hemoglobin, ne vücudun içinde ne de dışında oksijen molekülleriyle temas halindedir. Bu da dezoksihemoglobine yol açar. Kan o kadar koyulaşır ki siyah bir renk alır. Malezya'da, bu "siyah kan" birçok efsanenin de ana temasıdır. Bu aynı zamanda ölümün de rengidir ve... Marc, artık Alang'in sözlerini dinlemiyordu. Öğrendikleri onu çok etkilemişti. Paris'te yaptığı araştırma sırasında tanıştığı jinekolog ona söylemişti: koyu renkli bir kan. Az oksijenli, toplardamar kanı. Siyah. Siyah Kan. Jacques Reverdi araştırmasının sonucu. Her kurbanın bir siyah kan çeşmesine dönüştürmek. "Aynı zamanda Yalanın Rengi de olan Gerçeğin Rengi."
Sayfa 313Kitabı okudu
Marc scooter'ıyla geri dönerken durum saptaması yapıyordu. Hareket noktası olarak Dr. Alang'in savını temel aldı; neden katil, onuncu bıçak darbesinden sonra tüm kanı boşalan bir vücutta yirmi yedi yara açmıştı? Cevap: çünkü kan henüz tamamen akmamıştı. Reverdi, açtığı her yaradan sonra, hemen hemostatik bal yardımıyla bu yaraları kapatıyordu. Böylece istediği yerde istediği şekilde bıçağıyla yarayı açıyor, ardından da hemen balı sürüyordu. Eserini tamamladığında da bir kerede kanın akmasını sağlıyordu. Nasıl? Ateş yardımıyla. Bir mum ya da bir çakmak alevi, yaraları kapatmış olan balın erimesine neden oluyordu. Böylece yaralar yeniden açılıyor ve kan vücuttan bir anda akıp gidiyordu. Marc bunun kanıtlarını görmüştü. Fotoğraflarda cesetler üzerindeki yanık izlerini bizzat saptamıştı. Alang, ateşin kanın pıhtılaşmasını önlemek için kullanıldığını düşünüyordu. Ama yanılmıştı; ısı balın akışkan hale gelmesini sağlıyordu. Ama bu durumda, çözüme kavuşturulması gereken bir başka sır daha vardı: kandaki şeker. En baştan beri Alang, kanın vücuda verilen besinler sayesinde şekerlendiğini düşünüyordu. Ama tam tersiydi gerçekleşen; şeker ve kan vücudun dışında birbirine karışıyordu, eriyen bal, yaralardan akan hemoglobinle birleşerek yoğunluğunu kaybediyordu!
Sayfa 259Kitabı okudu