Yazarın adı söylendiğinde bilinmeyen kitaplarından. Hüznün, hayal kırıklıklarının, umutların ve hayatın tüm acımasızlıklarının yaklaşık yetmiş sayfada anlatılabilmiş halidir elinizde olan. Bence yazarın büyük başarısının yanında, gazeteci ve sosyalist yanının da izlerini görüyorsunuz bu eserinde.
...
Albayın bu ana ulaşması beş yılını -dakika dakika, yaşamının yetmiş beş yılını- almıştı. Yanıtlarken yalın, açık ve yenilmez hissetti kendini:
"Elinin körünü."
...
"Bizim dışımızda herkes kazanacak o horozdan. Bahse girecek tek kuruşu olmayan yalnız biziz."
"Horozun sahibinin yüzde yirmi hakkı var."
"Seçimlerde onlar için kendini helak ettiğinde de sana verilecek bir göreve hakkın vardı," dedi kadın. "İçsavaşta canını tehlikeye attıktan sonra da emekli asker aylığına hakkın vardı. Şimdi herkes geleceğini güvence altına almış ve sen yapayalnız, açlıktan ölüyorsun."
"Yalnız değilim," dedi albay.
...
"Yoruldum artık," dedi kadın. "Erkekler evin sorununu bilmez. Kaç kez, bazen günlerce yemek pişiremediğimizi komşular anlamasın diye, tencereye taş koyup kaynatmak zorunda kaldım."
Albay incinmişti. "Bu gerçekten alçaltıcı," dedi.