Akdeniz lirikleri kendi içinde "yaşamın ufuk çizgisi, dönüşün senfonisi, güneşin altında mutluluk var, turuncu sokağın şairi, kalıt ve Akdeniz lirikleri bölümlerinden mürekkep."
Şair kendini dönemi şu sarsıcı cümle ile anlatıyor : Tufanlar çağında doğdum
Evet hakikaten de öyledir. Büyük bir tufan yaşandığı o zor gunler. Bu Nuh tufanında şaire kalan ise sadece arkadaşların ölümü.
Mutluluk nedir şiirinde mutluluk nedir diye soruyor taştan seken suya. Cevabı çözümsüz, yanıtsız tabi. Neden kucaklaşmadım diye yakınıyor bir dizesinde. Oysa şair biz biliyoruz ki sen hep acıya ve ölüme kollarını attın, yıllar geçti bırakmadın, her gece ölümün koynunda yattın mutluluğu onunla aldattın.
Güneşin altında mutluluk var şiirinde mutluluğun nerde ve kimse olduğuna biraz açıklık getiriyor tabi. " Bir işçinin elinde ekmekle eve döndüğü o yerdedir mutluluk." Hatırlarsanız Nazım Hikmet Abdin Dino'ya mutluluğun resmini yapar mısın demişti yıllar önce. Şair bu şiirin son mısraların telmih yaparak şöyle diyor: Abidin mutluluğun resmini yaptın mı bilmem/Ama ben onun şiirini yazmak isterim.
Kitabın son bölümü olan Akdeniz liriklerine aldığı şiirler hep doğayı çağrıştrıyor, bir nevi doğanın dili olmuş şair buraya aldığı şiirleriyle. Kelebek ve ölüm, doğa, deniz kızları, ağaç, bağlarda ve yağmur şiirleri doğanın kokusunu duymasatan saflığını anlatan birkaç şiir.