O son... muazzamdı!
Zaten olayların akışından dolayı değil, sırf sonunu (yazarın nereye varacağını) merak ettiğimden başından kalkamadan tek günde bitirmiştim.
Kitabın Türkçe çeviri adını sevmedim. Kitabın konusuna uymuyor ve içeriğini farklı düşünmenize sebep oluyor. Mesela ben; günümüzün klişeleşmeye başlayan, klişeleştikçe tiksinçleşen cinsel içerikli kitaplarından biri olduğunu sanarak kitaba yüz çevirmiştim.
Oysa yazar sahneleri detaylıca yazmamış bile, sadece olduğundan bahsetmiş. Hatta kitabın başında olay örgüsünden dolayı bir iki sahne olsa bu kitaba fazlalık kalmazdı.
Demek istediğim bu saf kızın, zengin erkekle yalnızca seks anlaşması yapıp sonrada aşık olduğu bir hikaye değil. Kızımız sarhoş kafa boş peçete imzalayıp ardından Anthony'nin eline düşüyor. Tecavüze uğruyor, şiddete en ağır şekilde maruz kalıyor, hapis hayatı yaşıyor vs. vs. seçimler yapıyor ve sonuçlarına katlanıyor.
Anthony bana "Kız gerçekten stokholm sendromuna yakalanmış olsun. Lütfen, lütfen, lütfen..." dedirten, uzun zamandır okuduğum en psikopat karakterdi.
Yaş farkını sevmedim. Hayır, daha doğrusu yaşlarını sevmedim.
Güzel bir giriş kitabıydı, ikinci kitabın daha dolu dolu olacağını umarak hemen okumak istiyorum!