Bir kuş sürüsü görüyorum; karla kaplı sokaklarda kanatlanmaya çalışan, cılız, titrek, küçük silüetler. Birçok gölge ve artık gökyüzüne bakmayan birçok yüz.
Dostlarla ya da çevrede kitap sohbeti yaparken yazarların isimlerini telaffuz da genel anlamda sıkıntılar çekiyoruz. Ve devamında muhabbet dağılıp gidebiliyor. Can sıkıcı bir durum olma özelliği bile taşıdığı söylenebilir. Chuck Palahniuk ve Charles Baudelaire gibi yazarları en basitinden telaffuz ederken ben çok zorluk çekiyorum.
Yine not:
Dün gece yazı yazmaya ara verip Alexander Graham Bell adındaki genç bir adamın hayatı hakkında bir televizyon programı seyrettim. Bell telefonunun patentini henüz almıştı, ancak yeni icadına talep öyle çoktu ki başına ağrılar giriyordu. Daha büyük bir şirket gereksinimiyle, dönemin devi Western Union’ın kapısını çaldı, patentini ve küçük şirketini onlara satmayı teklif etti. İkisine toplam 100 bin dolar istiyordu. Wcstern Union’ın başındaki kişi onunla alay etti, istediği rakamın akıl almaz olduğunu söyleyerek reddetti. Gerisi tarih sayfalarında yazılı. Milyarlarca dolarlık bir endüstri çıkacaktı ortaya; o da AT&T gibi bir dev doğuracaktı.
AT&T kurucusu Alexander Graham Bell
AT&T Inc., merkezi Whitacre Tower, Dallas, Teksas, ABD'de bulunan çok uluslu bir konglomerat holding şirketi. Dünyanın en büyük telekomünikasyon şirketi, en büyük cep telefonu operatörü ve ABD'deki en büyük sabit telefon hizmeti sağlayıcısıdır.
Yıllık gelir: 171.8 milyar dolar
Yazarın hayatından bahseden incelemeler baya varmış, biz de öyle başlayalım bakalım.
Anthony Burgers yaşamının bir yılını tümör olduğunu zannederek geçiriyor. Bu sırada para kazanmak için birşeyler yazıyor. Sonrasında ise böyle bir hastalığının olmadığını öğrenir. Burgess artık ünlü bir yazar olmuştur.
“Eee, ne olacak şimdi ha?”
Diye başlıyor
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Kitabın dili oldukça yalın ve anlaşılırdı. Kitabın konusu ve ismine baktığımızda salt bir sistem, düzen eleştirisi yapacak diye düşünüyoruz. Gerçekten de öyle yapıyor. Eleştirileri genelde Almanya üzerine ve Alman anayasası, televizyonları, gazeteleri, eğitim sistemleri üzerine yapmış. Tabii bu demek değildir ki biz
Kaçsam gitsem bu diyarlardan, bütün insanlardan uzakta yaşasam diye hiç düşündünüz mü? Suyun altında nefes alabilen ve orada yaşayabilen yalnız bir insanın öyküsü bu. Aslında zaten hepimiz yalnız değil miyiz? Yalnız kalabilmek için o kadar da okyanuslara kaçmaya gerek yok. Su Adamı’nı anlatırken insanların arasında bir balık veya balıkların
Neden daha önce okumadım. Niye hep erteledim, çok pişmanım...
Bilim kurgu tarzında bir felsefe kitabı..
Modern dünyayı ve kapitalizmin çok güzel bir elestitisi. Moderen dünyanın içinde neler kaybettik, neleri unuttuk, değer yargılarımız nasıl değişti, nelerden uzaklaşıp, neleri kaybettik gibi konuları hafif bir mizahi yolla anlatıyor.
Konusu: Bilim insanlarınin geliştirdiği bir cihaz 500 sene önce ölen bir ortaçağ yaşamış bir tüccarın moleküllerini tekrar bir araya getirirler ve onun yeni dünya üzerindeki fikirlerini öğrenmek isterler. Fakat evdeki hesap çarşıya uymaz ve ortaçağda protestan olan tüccar yeni dünyada yine o dönemin dini yapısını kullanara bir rahip olur...... Yeni dünyaya bakışı ve eleştirisi çok güzel ve bir çok değer yargılarımızı tekrar gözden geçirme ihtiyacı duyuyor insan. Çeviri ve dili çok başarı.
Bugün Depremin 9. Günü..
Sizler gibi ben de haberleri televizyondan, sosyal medyadan, gazetelerden takip ediyorum.
İki gün önce haberleri izlerken deprem bölgesinde Suriyeli bir vatandaşın marketten televizyon yağmalarken ve yine bir başka haberde ise Suriyeli birinin yardım tırının önüne kestiği görüntüsü aklıma kazınmıştı.
Bu kez sosyal medyaya bakıyorum. Gözüme ilişen haber şu:
"Belçika Başbakanı Alexander De Croo: "Suriye'deki depremde 5.5 milyon insan evsiz kaldı. Yeni göç dalgası başlayacak. AB de aşırı kalabalık. Bu nedenle Türkiye ile iyi anlaşmalar yapıp mültecileri orada tutalım."
Hadi bakalım. Bir de gazetelere göz atalım. Muhalif gazetenin attığı başlık şu:yardım paralarının çoğu taşımacılığa gitti. Nerede bu yardım paraları? Karşı gazete de hazır gardını almış bekliyor. Ödenekler şunlara şunlara ayrıldı.
Ortalık yangın yeri. Ne diyelim? Bir olup hareket etmeleri dururken.. Birbirlerine saldırıyorlar.
Keza Suriyeli meselesi..
Sanki sosyal medya hep birlikte sözleşmiş gibi Suriyeliler hakkında halkı galeyana getiriyor. Irkçılık yapmayı bırakıp, yerine ortalıktaki büyük yangını söndürmeye çalışsalar daha iyi değil mi? Sonra zaten bizler elbet suçluları hakim karşısına çıkarıp yargılarız.
Sözün özü; korkutucu, yürek kanatıcı söylemler söylemek yerine yaraları sarmaya çalışmalıyız.
Lütfen yalan yanlış haberlere uyarak ateşin altına odun atmayalım. 🙏
๑ ◕‿◕ ๑
Özellikle kendi girişimcilik hayatına adım atmak isteyenler başta olmak üzere konuya ilgisi olan herkese faydası olacak güzel bir kaynak. Ayrıca hazırlık aşamasında dünyanın farklı ülkelerindeki girişimcilerin katkıda bulunmuş olması da çok önemli bir mukayeseli öğrenme imkanı veriyor.
Yaptığımız işten ziyade işimizin sürdürülebilir bir şekilde devam edip edemeyeceği günümüz girişimcilik hayatının temel problemlerindendir. Bu problemin çözümü ise iş fikrimizi iş planına dönüştürüp uygulamaya geçmeden önce gerekli teknikleri tam ve eksiksiz olarak uygulayıp gerçekçi sonuçlarla yapacağımız analizlerde gizli. Tam bir başucu kitabı ve kaynak eser olan bu kitapta bir çok sektörde yapılabilecek girişimcilik faaliyeti için gerekli bütün bilgiler mevcut dolayısıyla bir defa elimize alıp okumaktan ziyade aşama aşama sürekli olarak kullanılacak bir yol haritası niteliğinde bu eseri girişimcilik konusuna ilgi duyan herkese tavsiye ederim.
İş Modeli ÜretimiAlexander Osterwalder · Optimist Yayınları · 201640 okunma