Girişe yaklaştıklarında Langdon kilisenin en dehşet verici süslemesini görmek için gözlerini kıstı. Bakışlarını hemen kapıların üstündeki iki Yunan harfine,alfa ve omega harflerine dikti. Aynı anda harflere bakan Ambra,"Başlangıç ve son. Tam Edmond'lık." dedi.
"...acaba Müslümanların mevcudiyeti sadece kültürel bir mevcudiyetten mi ibaret? Varlığımız anlamını ancak aklîleştirilebildiği oranda mı kazanıyor? Hiç de değil. Biz Müslümanlar yerküre üzerinde insan oluşun tek gerekçesiyiz. İnsanlığın bir parçası değiliz. İnsanlığın mihveriyiz. Kâbe yalnızca dünyanın değil, kainatın merkezidir. Her namaz kılan ezeli ve ebedi gerçekliğin tek mümkün ifadesine ulaşan davranışı göstermiş oluyor. Her oruç tutan yaratılmış yaratıkların tek mümkün konumunun ne olduğunu belirtmiş oluyor. Her zekat veren dünya hapishanesinden kurtuluşun tek mümkün yolunu genişletiyor. Her kelime-i şehadet getiren Alfa ve Omega arasındaki, ilk ve son arasındaki hakikati ikrar ediyor..."