Reklam
Sonsuzluk bana hareketsiz, dolayısıyla ışıklı olmayan bir esîr görünümünde gözüküyor. Hareketli ve kalımsız değirmiyi ışıklı esîr diye adlandırıyorum. Ve, ESİR-SONSUZLUK olarak yazmanın uygun olduğunu Aristoteles'ten (Gökyüzü Kitabı) çıkarsıyorum.
Sayfa 113Kitabı okudu
Diyapazonum bile yanımda değildi. Saatini, ölçü cetvelini ve diyapazonunu yitirmiş, zamanın ve mekânın dışındaki birinin şaşkınlığını varın siz düşünün. Sanıyorum ki, bayım, ölüm denen şey bu durumdur.
Sayfa 113Kitabı okudu
Ama, zamana göre mi yoksa mekâna göre mi başka yerdeydim, önde mi yoksa yanda mı, sonra mı yoksa daha yakında mı? Zaman ve mekân terk edildiğinde olunan o yerdeydim, ezeli sonsuzlukta, bayım.
Sayfa 111Kitabı okudu
Ölüm, yalnızca sıradan insanlar içindir. Yine de, yeryüzünde olmadığım kesin. Nerede olduğumu ise ancak pek kısa süredir bilmekteyim. Çünkü, her ikimiz de şu fikirdeyiz ki, ancak sözünü ettiğimiz şeyi ölçebilirsek ve var olan tek şey olan sayılarla ifade edebilirsek, bu konuda bir şeyler bilebiliriz.
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
Faustroll, bildiği Güzellik'in çok küçük bir bölümünü ve bildiği Hakikať'in çok küçük bir bölümünü, sözcüklerin gökbilimsel birleşmesi boyunca not edebilmişti; ve bu küçük taslaktan yola çıkarak, sanatın ve bilimin bütünü, yani Tüm yeniden oluşturulabilirdi; ama Tüm'ün düzenli bir kristal mi, yoksa olsa olsa bir canavar mı olduğunu bilmemiz mümkün müydü (Faustroll evreni kendinin istisnası olan şey diye tanımlıyordu)?
Sayfa 107Kitabı okudu
Vincent van Gogh maden potasını, sıvanmış fizik balçığından temizlediğinde ve felsefe taşının işe yarar haldeki kitlesini soğuttuğunda, ve dünyanın o ilk günü, gerçeğe dönüşmüş mucizeyle temasa geçildiğinde, her şey kral-metale dönüştü, büyük eserin yaratıcısı maharetli parmaklarıyla aydınlık sakalının görkemli sivriliğini sağmakla yetindi ve dedi ki: 'Sarı ne güzel!'
Reklam
O gün, bu paha biçilmez söze yeni bir anlam keşfettim, yani á, her şeyin başlangıcı, bir soru sözcüğüdür, çünkü mevcut uzāmdan bir şerh ve süre içinde bir devamın kendinden daha büyük zeylini bekler.
İçkin Karanlığın pişmanlığı, gözlerimden yaşlar akıtan bu özel biçim ve yoğunlukla peyda olacaktır içimde, çünkü her şey limanlanıyor, çünkü her şey alışkanlık halini alıyor, unutuluyor ve bir yelken, bir sis, bir kül olsa da, bilmiyorum nedir fırlatılan aceleyle, brrrr... ve hemen, EZELİ HİÇLİK'in içine geri dönmüş olan insanların anısına...
Sevgili sesler ve sevgili gürültüler... gülümseyen güzel gözler, hüzün dolu...
Soluk yüz hatları, yumuşak gülüş! İçkin Karanlık pek tatlı gülümsedi...
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.