Tuna yeni gelenleri tanımayı reddederken, ayrıldıkları çizgi belli, seviyeleri farklı kalarak kilometrelerce yan yana akmakta.
Bütün kurbanlar böyle konuşur.
Sayfa 43Kitabı okudu
Söğütler Her Şeyi Her Şeye Çevirebilir
Kitapla ilgili Michael Dirda "bu öykü netlikten kaçınıyor, gösterirmiş gibi yapıp göstermiyor, bizi içine çekiyor ve pek de açıklanmayan bir şeyle korkutuyor" diyor. Blackwood'un bu eserini en iyi tanımlayan cümle şüphesiz ki Dirda'nın cümlesidir.
İki maceracı arkadaş Avrupa'nın en ünlü nehirlerinden olan Tuna Nehri'nde kanoları ile yolculuk yapar. Süratlı ilerleyişi onları söğütlerle kaplı ıssız bir bölgeye sürükler. Burada sular dönem dönem yükselir ve azalır. Bulundukları yer insan yapılarından çok uzak, tabir etmek gerekirse balta girmemiş orman gibidir. Söğütlerin arasında kamp kuran iki arkadaş geceyi burada geçirmeye karar verir ve bölgenin karanlığı yavaş yavaş yüzünü çeşitli olaylarla göstermeye başlar.
Blackwood muhteşem bir kalem öyle ki hikaye son ana kadar gerim gerim gererek geçiyor. Lakin sadece güzel olan bu değil, kitabın çevirisi muazzam, kitabı çevirirken kullanılan dil, orijinal dilinin aynısı olması daha da muhteşem kılıyor. Tuna Nehri'nin, korkunun, çaresizliğin betimlemeleri o kadar muazzam ki fakat ne kadar betimlenirse betimlensin bir şeyler eksik kalıyor ve işte tam da bu eksiklik kısmında belirsiz olan korku unsuru devreye girip her şeyi tamamlıyor. Gelenin gece geldiğini ama ne zaman ve nereden geleceği anlaşılamıyor.
Bir başka bilgi ise yazar 1900-1901 arası Tuna Nehri'ne yaptığı yolculuktan sonra yaşadıklarından harekete çıkarak Söğütler kitabını kaleme alıyor, işte bu da kitabı okurken ayrıca ürpermenize yeterli oluyor.
Oguzhan Duman 
Söğütler 
Algernon Blackwood
Sus! Onlardan haddinden fazla söz etme. Onlardan isimleriyle bahsetme. Adını koymak, ortaya koymaktır.
İthaki YayınlarıKitabı okudu
Zihinlerimizin korkumuzu ele vermesine müsaade edersek kayboluruz, ebediyen kayboluruz.
İthaki YayınlarıKitabı okudu