"Yenildik dediler," diye tekrarladı. Hüzün sesini yumuşatmıştı. Gülümsedi. "Paydos der gibi." Yine gülümsedi. "Hani bayram yerinde salıncakçı; yandııı der ya.. tıpkı onun gibi; harp bitti dediler. Bir de baktık ki bizde ne kol kalmış, ne kanat. Hafız'ın oğlu Demirci Salih, Çolak Salih olup çıkmış. Sen olsan nişlersin? de bakalım şimdi Ali Emmiiii?" Gülüyordu: "Surat da kalmamış. Anamın halini bi gör." Ihlamuru yeniden dikti: "Padişahım çok yaşa!.." Ona bakıyor ve susuyorlardı. Çeşit çeşit bakışlar ve çeşit çeşit susuşlar. Salih şapşal bir gülüşle: "Padişahım çok yaşa," diye tekrarladıktan sonra alçak bir sesle ilave etti. "Ama böyle bir bağırma istiyor insan. Padişahım, madişahım.. ne olursa olsun bi şey için, biri için 'Çok yaşa' diye bağırmalı insan... Pek hoş oluyor yani.. kol bacak gitse de!.."
18 MART ÇANAKKALE DESTANI
18 MART ÇANAKKALE DESTANI Şair Mesut Kılıçoğlu Çanakkale’yi yazıyorum size, Selâm olsun tüm şehidlerimize. Anlatacağım yiğit Mehmetleri,
Reklam
176 syf.
·
Not rated
Deneme türünde, lâtif üslûplu, edebî zevki iliklerinize kadar ulaştırmayı hedeflemiş bir kitap.. Muhtelif konuları, biraz da vicdan mürekkebinin redifinde, akıl süzgecinden geçirmiş...
Bir Bahçe Düşü
Bir Bahçe DüşüAli Çolak · Ötüken Neşriyat · 201435 okunma
" Kitaplarıyla mutlu olmuş birini, hangi dünya saadeti kandırabilir..." Ali Çolak
Bazı sabahlar, kitaplarımdan ayrılasım gelmiyor, evet. Karşıdaki yeşil bayıra bakarak ve mütemadiyen odanın müziğini dinleyerek yaşamak, fani lezzetlerin en büyüğü. Dışarıda hayat varmış, çağırıyormuş! Kitaplarıyla mutlu olmayı öğrenmiş birini hangi dünya saadeti kandırabilir?
Sayfa 105Kitabı okudu
Kitaplar sadece okumak için değil,birlikte yaşamak içindir.
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
Ecevit ve Milliyetçilik
18 yaşında bir lise öğrencisiyken yazdığı “Tuna” şiiri Türkçü-Turancı görüşleriyle bilinen Gök-Börü dergisinde yayımlanmıştı. İstiklal mahkemeleri reisi Kılıç Ali'nin oğlu, okul arkadaşı Altemur Kılıç şiirin yayımlanmasına aracılık etmişti. Şiirdeki “Sor Tuna'ya nedendir bu ağlayışı, Kıyılarındaki Türk kalelerinden, Rüyasında bir TÜRK'ün aksi durunca” gibi ifadeler, milliyetçi temalar ve söylemler içeriyordu. Ecevit Adında Biri Yahut İkinci İsmet İnönü adıyla yayımlanan bir kitabın “Üçüncü Sınıf Bir Şair” başlıklı bölümünde bu dizelerden hareketle Ecevit'in tutarsız olduğu ileri sürülüyordu. Ecevit şiir yazdığı dönemde milliyetçi eğilimleri olan bir gençti. Ancak onun milliyetçiliği Türk milletinin kültürel bakımdan diğer milletlerden daha aşağı olmadığını fakat hak ettiği yaşam düzeyine erişemediğini savlayan bir milliyetçilikti. Kendi ifadesiyle milliyetçiliği, Türk'ün aşağılanmasına karşı duyduğu tepkiden ileri geliyordu. Köylülerin utana sıkıla “Kusura bakma beyim, biz Türk'üz aklımız ermez” deyişlerinden etkilenmiş ve milliyetçi olmuştu.
Sandık
Baba evinde, geleceğin bir hülya gibi duyulduğu günlerin birinde çeyizini yerleştirmeye durduklarında, annesi önce bir taş koydu sandığın dibine. "Yerinde taş gibi ağır ol, kalıcı ol." dedi. Ve bir kalıp sabun. "Geçimin kolay olsun, güzel olsun, talihin pak olsun. Sonra, bütün eşya boşaltılsa bile tükenmeyecek, asla eksilmeyecek bir şeyler kattı çeyizlerin arasına. Zor günler için biraz sabır, bir miktar tahammül, odaları ışıtacak bir avuç gülümseme, kâfi derece de yaşama sevinci, yalnızlıklarda işine yarayacak birazcık iç huzuru ihtiyaç duydukça elini uzatıp alabileceği bir tutam gönül aydınlığı.
Bakmak, uzaklara dokunmaktır, diyordu şair; bakarak dokunurduk, bilgiye, uzaklara ve aşka. Biz zaten, hayata uzaktan bakanlardık, karatahta çağının suskun çocukları.
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.