Bu antolojide yer alan şairler şiir dünyamızda yerlerini aralarken, bu çeyrek yüzyıllık dönemde birer birer yitirdiğimiz değerli şairlerin adlarını anmak, onların anılarına ve şiirlerine saygının bir ifadesi sayılmalıdır: Ercüment Behzat Lav, Ahmet Muhip Dııanas, Necip Fazıl Kısakürek, Ceyhun Atuf Kansu, Behçet Necatigil, İlhami Bekir Tez, Arkadaş Z. Özger. SuatTaşer, Nevzat Üstün, Ömer Faruk Toprak, Özdemir Asaf, Enver Gökçe, A Kadir, Hasan Hüseyin, Ali Rıza Ertan, Sabri Altınel, Ümit Yaşar Oğuzcan, Fethi Savaşçı, Orhon Murat Anburnu, Cahit Zarifoğlu, Tahsin Saraç. Abdülkadir Bulut, Metin Eloğlu, Hasan İzettin Dinamo, Turgut Uyar, Oktay Rifat, Edip Cansever, Sabahattin Kudret Aksal, Cemal Sureya, Tevfik Akdağ, Ahmed Arif, İbrahim Yıldız, Metin Altıok, Behçet Aysan, Uğur Kaynar, Veysel Öneren, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Nahit Ulvi Akgün, Arif Karakoç, Mehmed Kemal, Hakkı Özkan, Salâh Birsel, Orhan Kotan, Cahit Külebi, Can Yücel, Mustafa Irgat.
donuna/tonuna girmek.
" Güvercin donuyla Urum'a uçan İmamlar evinün kapısını açan." -abdal musa " Ali oldum Adem oldum bahane Güvercin donunda geldim cihane." - abdal musa " Heman-dem ma'na aleminden vefayetle bir gökçe gögerçin tonuna girip..." "... Tekye önünde kondu, silkinip adem tonuna girdi." " Kul Hasan'ım var mı sözümde yalan, Münkirim gönlünü gümana salan, Doksan günlük yolu kuşlukta alan, Hünkar Hacı Bektaş Ali kendisidir."
hacı bektaşi veli için yazılmış bunların hepsi. bektaşi tasavvufta eski şamanist inancı olan donuna girmek'in tezahürü. ilk türk müslüman dervişler de zaman zaman bir kuş vs donuna girerdi. şamanlarda hayvan kılığına girme, tasavvufta manevi devir, b
Reklam
Bak Şu Dağlara Alı Al Moru Mor Saf Saf, Omuz Omuza Dünya, Elvan Elvandır.
Sayfa 130
Ali İsmail K O R K M A Z
Ben Böyle Taşların Çukurların İçinde Kalmışsam Yalnızsam Hor Görülmüşsem Arkasızsam Ve Böyleyse Bahtı Siyahım Yemin Kasem Olsun Ve And Olsun Şart Olsun Yerde Kalmaz Ahım.
Sayfa 110 - Evrensel Basım Yayın 3. Baskı 2012Kitabı okudu
Nâdana fâş eyleme sırrı muhabbeti Bir gevher i yeganedir Allah emaneti İzzet Ali Paşa
Özgürlük yok edilmişti, örneğin Nazım Hikmet yıllar sürecek mahpusluğuna başlamıştı. Kırk Kuşağının Hasan İzzettin Dinamo, Rıfat Ilgaz, Ömer Faruk Toprak, Ahmed Arif, Enver Gökçe, Arif Damar, Şükran Kurdakul, Attila İlhan gibi fedaileri cezaevlerini mesken etmişlerdi. Markopaşa ve devamı olan gazetelerle sol ve aydın muhalefetin önde gelen
Sayfa 87 - Berfin Yayınları
Reklam
"Kemal Bey, hükümeti devirmeye yönelik tertip edilen toplantıya merkez-i umumi üyesi olarak iştirak eder. Bu kapsamda 7 Ocak 1913'te Emin Beşe'nin evinde gerçekleştirilen toplatıya Talat Bey, Ziya Gökalp, Said Halim Paşa, Midhat Şükrü, Doktor Nazım gibi isimlerle beraber katılır. Bab-ı Ali Baskını , zabitler ve Kara Kemal'in kontrolündeki örgütlü esnaf olmak üzere iki kuvvetle gerçekleştirilir ve bu esnaflar civardaki kıraathanelere yerleştirilir. Baskın sırasında örgütlü esnafları kahvehanelere yerleştirip sokağa hakim olan Kemal Bey, dönemin tek ve yaygın haberleşme yeri olan posta ve telgraf idaresini işgal edip İstanbul'un iç ve dış haberleşme bağlantılarını kesme görevini icra eder. Hamallar Kethüdalığı görevini de icra eden Kara Kemal, 1913 yılında İttihat ve Terakki'nin İstanbul müfettişi olarak görevlendirilir.
Sayfa 26 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
Senin hayatın benim sana demediklerim kadar noksan," diye geçiriyordu belki içinden, "bunu biliyor muydun gökçe gelin?
Ben bu beyitte takılı kaldım.
Yere teşrîfin şeref verdikde ey âlî-cenâb Dedi hasretle felek "yâ leytenî küntü türâb" Hasan Sezâyî Ey yüce bir mevkiye sahip olan Efendimiz ﷺ! Varlığın yeryüzünü şereflendirdiğinde, gökyüzü hasretle şöyle dedi: Keşke toprak olsaydım.
Merhaba kitapseverler #YağmurlarYağdıgıZaman#kokulukitaplarlaokuyoruz#erdeminkitapligi#okudumbitti#ozlemli_kitaplar##Gençlik#alıntı "Zaman kendi kulvarında kimseye aldırış etmeden akıp geçti..." Mersin , Tarsus'ta yaşayan, Sanem lise öğrencisi ,tam da deli dolu zamanları.. Okulda Sungur ile vakit geçirebilmek için sınıfın çalışkan kızı olan Gökçe ile yakınlaşır,onu ailesine anlatır ve tanıştırır. Gökçe ile ders çalışmak adı altında ailesini kandırarak Sungurla vakit gecirir ama gün gelir aldatıldını öğrenir. Sungur' un kuzeni Ali evine davet eder ve uyuşturucu ile uyutulan Gökçe,' yi kötü emellerine alet eder. Bu yaşadıkları onu zorlasada , tüm azmiyle çalışarak üniversite sınavında istediği bölümü kazanır. Sivas'ta derslerine sıkı çalışır. Orada hayatına Tufan girer. Kısa zamanda kendi çıkarları için kullanıldığını anlar, bunu kaldıramaz Malatya 'ya ailesinin yanına gider. Sanem ,Tufan sayesinde tanıştığı Sinan ile evlenir. Yaşadıklarını düşününce onca ağırlığa rağmen yaşamaya devam eder lakin TV 'de Gezen adlı birinin belgeseline rast gelir...ya sonra? Tufan neden veda bile etme gereğini duymadan ,Sanem'den kaçar? T.v de gördüğü "Gezen" kimdir? Sanem' i ne sürprizler bekliyor? Hani yazın gençlik dizileri olur ya işte tam budur.. Gençler, aşkları, hataları,ihanetleri.. Peki bunca şeylerden sonra akla bir soru geliyor . Menfaat mi yoksa Sevgi mi önemlidir? Sağlıcakla ,kitapla kalın... @angeyayinlarikitap @bkzaslan19 https://1000kitap.com/kitapkokusu._ @bizbizeokuyoruz
Reklam
İnsanların aynı şeylere baka baka artık kör olduklarını düşünürüm bazen de ben gökçe gelin, aralarında yaşayıp gittiğimiz hâlde bizi bir türlü göremediklerini, görseler bile tanıyamadıklarını ya da ikimizi başka biri zannettiklerini düşünür de hepimiz için üzülürüm. Yazık derim şu insanlığa, ah ne kadar yazık...
Anadolu'nun toprak kokan şiirlerinin şairi Enver Gökçe, Türk şiirinde 1940 kuşağı ve "Acılı Kuşak" olarak anılan toplumcu şairlerin önde gelen temsilcileri arasında yer alır. Bazı şiirleri Zülfi Livaneli, Timur Selçuk, Sadık Gürbüz, Kerem Güney ve Ahmet Kaya tarafından bestelenmiştir. Kimi şiirlerin çoğunu hapishane günlerinde yazdığı ve birçoğunun da o sırada yitip gittiği öğrenilir.
Sayfa 271Kitabı okudu
"sen, ben ne zaman sofradan erken kalksam, ne çabuk doydun, diye sorarsın sonra; ben de doydum derim her seferinde sofra duası okurcasına. o doydum'ların birçoğu doydum değildir aslında gökçe gelin, o gün gülümü görememişimdir de öldüm'dür... bazen sürç-ü lisan edip öldüm diyorumdur belki ben ama, sen tutup onu doydum, anlıyorsundur, olamaz mı? bal gibi olur, derim ben; yani gerçek nereye ve nasıl gizlenirse gizlensin arada bir kendiliğinden parlayıp söner..."
İnsanların aynı şeylere baka baka artık kör olduklarını düşünürüm bazen de ben gökçe gelin, aralarında yaşayıp gittiğimiz halde bizi bir türlü göremediklerini, görseler bile tanıyamadıklarını ya da ikimizi başka birileri zannettiklerini düşünür de hepimiz için üzülürüm.
Bilirim, ulaşılan her şeyde ulaşılamayan bir başka şeyin yokluğu vardır ve o onun kadar noksandır da demezsin. Sen inat edip bunları demiyorsun ya, ben de, ona ulaşabilmemin asla mümkünü yoktur gökçe gelin artık hiç tasalanma, demem sana.
124 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.