... Öylece yatıyordu, dünyadaki bütün nefesleri tüketmiş, bütün güzel sözleri söylemiş, bütün öfkeyi içine çekmiş ve bütün acıyı yüklenmiş sırtına, annesinin koynunda mışıl mışıl uyur gibi on dokuzunda bir çocuk uzanmıştı taşların kucağına. Ayakları çıplak, avuçları açık, bıyıkları öksüz, sakalları yetim ,yeşiller içinde bir çocuk.