Adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde Yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu Otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime Anne dedim, hadi çay koy da içelim..
Evim bildim seni, geçmişim ve geleceğim Oralarda bir yerdeyken sen ve en güzel ihtimalken Bir şey gelmiyor elimden (Baba benim kafama sık) N'olur bana bir şey söyle ne yaptığını bileyim Ne eksikse sen tamamla, son derece yorgunum Çok uykum var, öp beni, öpersen ne güzel uyurum (Baba beni ona götür.)
Sayfa 7
Reklam
Kendimi dahi anlamına gelen -de gibi hissediyorum. Diğerleriyle bitişik durduğum zaman sırıtıyor eğreti gibi oluyorum. Benim ayrı yazılmam lazım kimselerin yanına yakışmıyorum.
Benim onu sevmemin nasıl bir mucize olduğunu bilmiyor. Belki de sıradan ve vasıfsız bir şey gibi görüyor bunu. O da haklı. Neredeyse tanıyan herkes sevmiş onu. Farklı boyutlarda elbet. Ama bir şekilde sevmiş. Zaten onu birazcık tanıyan birinin kayıtsız kalması, sıradan biri gibi davranması mümkün değil. Fakat ben ne yapabilirim? Anlatamıyorum. Anlatamamamın sıkıntısı içimdeki telaşı kat be kat artırıyor... Seni en çok ben seviyorum desem, en başka ben seviyorum ve en başta, herkesten çok, en çok, en... Ne en? İçimden geçenleri bilse koşup boynuma sarılır. Oysa sadece anlatabildiğim kadarını biliyor. Anlatabildiğim kadarını... Anlatabildiğim kadarıyla ne yapılabilir? Birer çay içilebilir belki..
Sayfa 143
Hüzün
Ne çok hüzün var sahi.. Sabahtan başlıyoruz hüzünlenmeye, koca gün yetmiyor. Ertesi güne devrediyoruz bazı hüzünleri…
Doğup büyüdüğü yere ait değil insan... Acı çektiği ya da çok mutlu olduğu yere de ait değil... İnsan, olmak isteyip de olamadığı yere ait... Şey gibi bir his işte bu; çok, çok susamak gibi...
Reklam
Kendime bile tahammül edemezken bir benzerimle yakınlık kurma fikri bile oldum olası ürpertir beni...
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.