Su verür her subh- dem göz yaşı tîğ-i âhuma Çoh meni incitme tîğ-i âb-darumdan salım
(Gözyaşı her sabah ahımın kılıcına su verir. Onu parlak ve keskin yapar. Beni çok incitme parlak kılıcımdan sakın.)
Nola gamzen fikri düşdüyse dil-i sûzânuma Zalimün ger olsa ateş menzili olmaz aceb
(Gamzenin düşüncesi yanan gönlüme düştü ise bu hayret edilecek bir şey değildir. Zira zalimin gideceği yerin ateş olmasına şaşılmaz.)
Gamze; yan bakış, aşık için ok veya kılıç kadar öldürücüdür. Göz, kaş ve kirpiğin bir hücumudur gamze. Siyah renkli olduğu için aşıkın manasını öldürür. Gamze bu itibar ile zalimdir. Zalimler cehennemde yanarlar. Şairin gönlü yanıyor ve cehennem ateşi gibi yanıyor. Gamzenin zalim olduğunu söylemek için gamze fikrini alıp onu yanan gönlüne düşürüyor. Bu bir nevi teşbih tarzıdır.)
Gün ki sâyen düşdüğü yerden durar bir vechi var
Gelse âli-kadrler fakr ehli durmakdur edeb
(Güneşin senin gölgenin düştüğü yerden kalkmasının bir sebebi var. Kadr ve itibarı yüksek olan insanlar gelince fakr ehli edeb ve terbiye icabı ayağa kalkar.)
Ger ben ben isem nesin sen ey yâr
Ver sen sen isen neyim men-i zâr
Çün men olubem senünle memlû
Vahdet revişine hoş degül bu
Kim taşrada arayam nişânın
Bir başka mekân bilen mekânın
Devr-i kamer, devr-i Muhammedî'dir. Her seyyarenin bir devri vardır, bu bin yıl sürer. Son devir, arza en yakın olan kamer devridir. Buna da devr-i Muhammedî derler.