Farsça konusunda Türkiye'deki büyük üstadlardan birisi kabul edilen Ali Nihat Tarlan hocanın 1904 Berlin basımı Selimi divanının nesir çevirisidir. Kitaptan sadece Sultan Selim'in şiirlerindeki anlamı anlarız. Edebi manada bir zevk ise maalesef mümkün değil.
Kad enâre’l-’ışku li’l-’uşşâki minhâce’l-hüdâ
Sâlik-i râh-ı hakîkat ışka eyler iktidâ
(Aşk, âşıklara hidâyet yolunu aydınlatınca, hakikat yolunun yolcusu aşka uyar. “Onun gösterdiği yola gider”)
Yoluna cânâ revân etsem gerek cânım dedim Yüzüme bin hışım ile baktı dedi canın mı var?
Sevgileye, senin canın için kendi canımı önüne sereyim mi ? dedim...
Yüzüme çok şiddetli bakıp senin canın var mı ki ? dedi.
Bahrler seyr eylesen mutlak ter olmaz dâmenün Ger hevâ-yı ışk ile memlü isen yelken kimi (Eğer yelken gibi aşk havası ile dolu isen denizlerde ne kadar dolaşsan eteğin ıslanmaz)
Bir güzel meth edeyim bari alem yanmasın
Pervaneler gibi herdem can-u alem yanmasın
Hüsnüne mağrurlanırsın Yusuf-u Kenan'mısın
Mah yüzüne bir nikap tut ben yandım el yanmasın