HÜSEYİN ATAY HAKKINDA Öncelikle Rabbim taksiratını affeylesin diyorum. Sonra da onu tanımak için fikirlerinden derlediğim bir demet sunmak istiyorum. Hemen belirteyim ki bu fikirler ve bu üslup benimsediğim şeyler değil. Yine de çok çok az olsa da katıldığım yerler var. Sadece tanınması için paylaşıyorum. Zira yazılıp çizilenlere bakıyorum,
Yeni Çıkan Kitaplara Dair
Yeni çıkan kitaplardan bahsettiğimiz program serimizin 16. bölümünde Serkan Türk son dönemin dikkat çeken eserlerine kısa kısa değiniyor. Bu bölümün yazarları ve kitapları şöyle: Gökhan Yılmaz - Hevesin Kaçış Yönü-YKY Kerem Bakıcı - Toprakta Büyür mü İnsan?-YKY İbrahim Varelci - Sonra Konuşuruz - İzdiham Şükran Yücel - Âlim Kadın Çıkmazı - ALFA Süreyya Köle - Şehir Söner Biz Yanarız - Pavyon Öyküleri - h2o Kitap Özgür Çırak - Ormandan Gece Gelen - Nota Bene Yunus Bektaşoğlu - Olmayışın Habili -Yitik Ülke Defne Suman - Evden Kaçmanın Yolları - Doğan Kitap Gülhan Tuba Çelik - Onlar ve Köpekleri - Epona Yayınları Nadir Göktürk - Evde Kalmış - Şiirler - SİA George Orwell -Hayvan Çifliği - Epona Dilek Türker - İpekten Örer Zırhını - İletişim Yayınları Victoria MasDeliler Bandosu - Fol Yayınları Hilmi Yavuz - Talan Şiirleri - Everest Yayınları Haydar Ergülen -Şairin Bavulu - Edebi Şeyler Barış Pirhasan -Büyük Atlas Küçük Canlılar-Kara Karga Videomuzu beğenmeyi ve ilgisini çekeceğini düşündüğünüz dostlarınızla paylaşmayı unutmayın. youtube.com/watch?v=AVfiLeZ...
Reklam
Sin Şın'a Girince Dini Hikayeler Yavuz Selim Han, mısır'a açtığı sefer sırasında Halep'ten Şam'a doğru giderken, yolda, hayatına Şam'da son verilen Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'ni ve onun Yavuz'u işaret eden sözlerini hatırladı. "Sin, Şın'a girdiğinde Muhyiddin'in kabri meydana çıkar" sözü Yavuz'un dikkatini çekmişti. Bu işaret zaman zaman aklına takılıp duruyordu. Şam'a vardığında oranın alim ve velileriyle görüşmelerde bulundu. Söz dolaşıp Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'ne de geldi Şam'ın ileri gelenleri, Hazret'in kabrinin bulunduğu yerin halen çöplük olduğunu, hadiseden o güne kadar hazrete iyi gözle bakılmadığını anlattılar. Yavuz Selim Han, derhal harekete geçip kabrin yerini tesbit ettirdi. Oraya hemen bir türbe ve yanıbaşına büyük bir cami ve imaret inşaatı başlattı. Zamanımıza kadar muhteşem bir şekild gelen türbe, cami ve imaret, külliye olarak ortaya çıktı. Ayrıca, Muhyiddin-i arabi Hazretleri'nin vefatından önce ayağını yere vurarak: "Sizin taptığınız benim ayağım altındadır" buyurduğu yeri tesbit ettirip kazdırdı. Oradanküp içinde altın çıktı. bundan Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'nin: "Siz Allah Teâla'ya değil de paraya tapıyorsunuz" demek istediği anlaşıldı. Gerçekten de idmına sebep, hazretin bu sözleri olmuştu. *Selim Han, çıkan altınları Şam'ın fakirlerine dağıttı. "Sin" den maksadın Selim, "Şın" dn maksadın da Şam olduğu kesin olarak ortaya çıkmıştı. Yavuz Sultan Selim Han, bu sırada Şam'da üç ay kadar kalmıştır. Kaynak: Büyük Veli Yavuz Sultan Selim, Rahmi Serin, Pamuk Yayıncılık, 2003
Eski insanımızda kıskançlık, hased, gıybet gibi olumsuzluklar yoktu. Bunlar olmadığı için de toplumda “fitne” çıkmazdı. Mahallenin yaşlıları gençlere örnek olur,fark ettirmeden onları denetler, büyük yanlışlara meyledenleri uyarırlardı... Kalabalık arasına bir âlim girince, herkes ilmine hürmeten ayağa kalkar, en güzel yere buyur ederler, ikramda yarışırlardı... Yahut yaşlı biri girince, yaşça küçük olanlar derhal ayağa kalkıp yaşına hürmet gösterirlerdi... Yabancı birinin yolu mahalleye düştüğünde yatacak ve yiyecek sorunu yaşamaz, misafir almakta mahalleli âdeta yarışa girerdi... “Eskiyi unut/ Yeni yolu tut” dediler, hayat tarzımızı unutturdular! Yavuz Bahadıroğlu
Tarikat elinde esir olan çocuklar | Zincirleme bir suç organizasyonu
Değerli okurlar, Hepinizin bildiği gibi tarikat ve cemaatler yıllardır istismarlarıyla, sapkınlıklarıyla gündem oldular ve olmaya da devam ediyorlar. Bu sapkınlıklar gün yüzüne çıkınca, bazı kesimin yorumladığı: ''İslama yapılan bir karalama kampanyasıdır.'' şeklindeki tanımlar tamamen vicdansızlık ve densizliktir. Ortaya
İnsan ve Cinlerin Müftüsü...
Evliya Çelebi, meşhur ''Seyahatname'sinde'' Edirne'deki ''Kemal Paşazade Medresesi'' hakkında şöyle garip bir hikaye anlatır; ''1483 tarihinde Kemal Paşazade Ahmed Çelebi, ilim talebesi iken Edirne şehrine gelerek, bu medresenin müderrisinden, yerleşecek bir oda ister.  Müderris;
Reklam
46 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.