Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
208 syf.
8/10 puan verdi
İnsanın okurken içini burkan, yetiştirme yurdundaki çocuklara, gençlere yardım eli uzatma sözleri verdiren güzel, samimi bir anı kitabı ve aslında bir kitaptan çok daha fazlası.Farklı bi' dünyaya dalıp gidiyorsun, umudun sayılı olduğu bilmediğin bi' dünyaya.
Şatom/Benim Üzgün Yurdum
Şatom/Benim Üzgün YurdumAlim Yavuz · Timaş Yayınları · 200534 okunma
432 syf.
7/10 puan verdi
Okay Tiryakioğlu’nun son romanı Fatih Sultan Mehmed Han, ‘Karatuğ günlükleri’ alt başlığıyla da dikkat çekiyor. Zaten romanın kahramanı Fatih olsa da bir diğer başrol ise Karatuğ teşkilatının lideri Kul Ömer. Karatuğlar, Fatih Sultan Mehmed döneminde de varlığını sürdüren Osmanlı özel birliği. Küçük yaşta ağır talimlerden geçen bu kul askerler,
Fatih Sultan Mehmed Han
Fatih Sultan Mehmed HanOkay Tiryakioğlu · Timaş Yayınları · 2015517 okunma
Reklam
238 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Puslu Sözlük
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor... İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,5bin okunma
Başkent Bursa: Osmanlı tahtında da hala Yıldırım Bayezid Han oturuyor... Sefer dönüşü bir solukluk uğradığı yerde “Ayak Divanı” (Padişahın doğrudan halkın şikayetlerini dinlemesi) kurdurup halkın dertlerini dinlerken, yaşlı bir kadın bağıra bağıra Padişahı azarlamaya başlıyor: “Padişahım! Yularını gevşek tuttuğun hademelerinden biri, destur
Sayfa 119Kitabı okudu
Osmanlı'ya Özenmek
Bizde ise mazi mirasına yaslanmaktan ziyade sırtını çeviren bir siyaset hükmünü yürütmektedir. Bu vadide elân Türkiye’yi idare edenlerin referansları arasında yer alan Yavuz Sultan Selim Hân devrinin şeyhülislâmıyla bugün diyanet işlerine riyaset edenleri karşılaştırabiliriz. Osmanh’da şeyhülislâmlık makamına oturan pek çok âlim gibi küllî mütefekkir hüviyetine sahip olan Kemâl Paşa-Zâde, bir taraftan İbnü’l-Arabî’nin nasıl bir meşrüiyet zeminine oturduğunu gösteren bir fetvâ verir. Diğer taraftan, felsefede demir leblebi metinlerden olan Gazzâli'nin Tehâ'füt’üne hâşiye yazar. Mevlana'yı aktüel hâle getiren bir risâle kaleme alır. Tarihin bir milletin hafızası olduğunu gösteren metinlerin vücüd bulmasını sağlar. Hem entelektüel tarafı hem de halk tarafının güçlü olduğunu gösteren bir tavır sergiler. Referans haritası Ebü Hanîfe, Mâtürîdî, Gazzâlî, Fahr-i Râzî, İbnü’l-Arabî, Mevlânâ, Seyyid Şerîf Cürcânî ve Teftâzânî etrafında toplanır. Bugün Diyanet’i idare edenler ise fıkıhla hadis arasında gidip gelen, hayat tarzı itibariyle muhafazakâr olsalar da zihnen modernist olarak değerlendirilebilecek bir profile sahiptirler. Alevî açılımı etrafındaki duruş yakından incelendiğinde görülür ki bu meselede Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak’la tutturulan seviyenin altına inildiği bir müteârife hâlini almış vaziyettedir.
Sayfa 43
Sin Şın'a Girince Dini Hikayeler Yavuz Selim Han, mısır'a açtığı sefer sırasında Halep'ten Şam'a doğru giderken, yolda, hayatına Şam'da son verilen Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'ni ve onun Yavuz'u işaret eden sözlerini hatırladı. "Sin, Şın'a girdiğinde Muhyiddin'in kabri meydana çıkar" sözü Yavuz'un dikkatini çekmişti. Bu işaret zaman zaman aklına takılıp duruyordu. Şam'a vardığında oranın alim ve velileriyle görüşmelerde bulundu. Söz dolaşıp Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'ne de geldi Şam'ın ileri gelenleri, Hazret'in kabrinin bulunduğu yerin halen çöplük olduğunu, hadiseden o güne kadar hazrete iyi gözle bakılmadığını anlattılar. Yavuz Selim Han, derhal harekete geçip kabrin yerini tesbit ettirdi. Oraya hemen bir türbe ve yanıbaşına büyük bir cami ve imaret inşaatı başlattı. Zamanımıza kadar muhteşem bir şekild gelen türbe, cami ve imaret, külliye olarak ortaya çıktı. Ayrıca, Muhyiddin-i arabi Hazretleri'nin vefatından önce ayağını yere vurarak: "Sizin taptığınız benim ayağım altındadır" buyurduğu yeri tesbit ettirip kazdırdı. Oradanküp içinde altın çıktı. bundan Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'nin: "Siz Allah Teâla'ya değil de paraya tapıyorsunuz" demek istediği anlaşıldı. Gerçekten de idmına sebep, hazretin bu sözleri olmuştu. *Selim Han, çıkan altınları Şam'ın fakirlerine dağıttı. "Sin" den maksadın Selim, "Şın" dn maksadın da Şam olduğu kesin olarak ortaya çıkmıştı. Yavuz Sultan Selim Han, bu sırada Şam'da üç ay kadar kalmıştır. Kaynak: Büyük Veli Yavuz Sultan Selim, Rahmi Serin, Pamuk Yayıncılık, 2003
Reklam
Osmanlı kültüründe ilim saygın,âlim saygın,talebe saygın, kulluk saygındır.Ve bu saygı Sinan'ın maharetiyle taşlara emzirilmek suretiyle çağlara taşınmıştır.
Yavuz, Mısır Seferi'nde iken yanında İbn Kemal de vardır. Bu arada İbn Kemal çok büyük bir ilim adamıdır. Bu âlim zatın atının ayağından sıçrayan çamur padişahın kaftanına bulaşır. Tabii Yavuz Sultan Selim'in kaftanına yerdeki çamurun sıçraması oradaki insanları tedirgin eder. Çünkü Yavuz öfkeli bir Osmanlı padişahıdır. Herkes bu doğruluktan, ciddiyetten taviz vermeyen adamdan sakınıyor. Hangi durumda, nasıl karar verebileceği kestirilemeyen bir karaktere sahip. Herkesin şaşırıp ne yapacağını ne söyleyeceğini bilemediği o anda Yavuz dönüyor ve etrafındakilere ve yine herkesi şaşırtacak bir şekilde, "Hocamızın atının ayağından sıçrayan çamur bizim ancak süsümüzdür. Ben öldüğüm zaman bu çamurlu kaftanımı sandukamın üzerine örtünüz." diyor ve oradaki insanlara muhteşem bir ders vermiş oluyor.
524 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.