İncecik bir kitap için söylenecek çok şey varsa ve söylenmişse, bir ülkede okurla buluştuktan sonra bir akım yaratmışsa bana söyleyecek söz ne kalır ki. Alıntı yapmak için daha ilk sayfalarda 1000Kitap'a girdiğimde boynum bükük çıktım, benden önce kitabın her yeri alıntılanmış.
Romana geçmeden önce çevireninde hakkını vermek gerekiyor, bence çok başarılı bir çeviriydi. Acılar ve coşkular çok sade ve yalın bir şekilde anlatılabilmiş ki kolay değildir böyle anlatabilmek, mektup şeklinde yapılan kurgu direk anlatıcının ruh halini yansıtmakta kolaylık sağlamış.
Kitabın içindeki bazı şeylere değinmemek için zor tutuyorum kendimi, değindiğim an kitabı özetlemiş olacağımın farkındayım. İnsanca ve insana özel sadece aşk meselesi değil farklı konularda vardı içinde, onlar üzerine bile konuşulabilir. Çeşmenin başında kaç kız kendine koca bulmuş, ya da kaç erkek kendine eş bulmuş muhabbeti sanki sadece bizde olurmuş diye düşünmüş olabileceğimi düşündüm bu konuya yazarımız değinirken. Çeşmenin başında hizmetli konumunda bir kıza yardım etmek isterken üst sınıftan biri olan Weither, bir Kont'un yanında çalışırken bulunmaması gereken bir davette bulununca kendisi aşağı sınıftan biri oluverdi. Bir aşkı etik olmayacak bir şekilde reddetti, yine etik olmayacak bir şekilde başka bir aşk yaşadı. Mektuplardan oluşuyor gibi basit bir izlenime girilmemeli ki çok başarılı bir kurgu.