Ölümün hüzünlü vedasının bakışı..
Çıkmadan önce eve hüzünle baktı, sanki bir daha göremeyeceğini düşünüyordu. Gerçekten de öyle oldu, bir daha o eve dönmedi..
Sayfa 89
Reklam
İsmi bile kalmadı yadigâr. Yalnız şu beyit kaldı, Kahve ocağında, el yazısiyle: “Ölüm Allahın emri, Ayrılık olmasaydı.”
Hepimiz hikayelerden meydana geliyoruz.
Hikayelerimiz, Çember içinde çemberlermiş Üst üste binen, Hayatımız boyunca usul usul salınıyorlar. Ama çoğunlukla siliniyarlar hafızamızdan.
Ben hayatımın anlamını bilmek istiyorum, ama benim hayatımın sonsuzluğun bir parçası olması ona bir anlam vermek şöyle dursun, mümkün olan her türlü anlamı da ortadan kaldırıyor.
Reklam
“Kimse birbirini anlamak istememekte, herkes kendi tarafının inancını, öğretisini bir dövme gibi zorla karşısındakilere kabul ettirmek peşinde koşmaktadır.”
"Bir kütüphanede durup raflardan hiçbir şeyi çekmemek neredeyse imkansız gibiydi."
Sayfa 56 - Domingo Yayınevi
Belki de kuşu daha tüylerinden tanımışlardır.
Yürek Çağrısı
Her aşk bir türküdür bağrımda Her öfke bir ağıt Ağıtlar kuşatmış dört yanımı Kendi türkülerimi haykıramıyorum Şarkılarla süsleniyor ufuklar Yüreğim patlıyor dağbaşlarında Yüreğim Sancımı duyar mısın yaralarında Kuş seslerinde yas ezgileri Şarkılar sabır ve çile makamında
Sayfa 7 - YURTKitabı okuyor
Reklam
"Bu bir kaçış, yaşamdan kaçış ve ben bunu ilk kez yapmıyorum. Beni vaktiyle liseye götürdükleri günü anımsıyor musun? Sınıfa ilk girdiğimde tanımadığım altmış oğlan merakla, kibirle, gülerek ve şaşkınlık içinde bana bakınca o zaman da kaçıp eve gitmiştim, bütün gün ağlamış ve okula dönmek istememiştim. Ben bugün hala o günkü çocuğum, aynı aptalca korkularım var ve de sizlerin, beni seven herkesin çılgınca özlemini çekiyorum."
"Başımı alıp gitmek istiyorum," cümlesi kim bilir hayatımızın kaç kilidini kurcalamış, açayım derken kaç yeni kapı örtmüştür üstümüze. Arkaya bakmamayı başarabilenler, acaba gittikleri yere başlarını götürmeyi başarabilmişler midir? "Tebdil-i mekanda ferahlık vardır" diyenler, aslında "tebdil-i kan"ı mı kastetmişlerdir?
Sayfa 94
Üzüntü geçer, çok acıtır bazen evet, çok yorar, hırpalar, dağıtır. Ama geçer. Er veya geç geç, geçer. Keder ise bir kez yapıştı mı insanın paçasına bırakmaz. Ruhuna, kişiliğine, yüzüne; her şeyine siner insanın.
Sayfa 63 - İthaki yayınları
1.000 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.