Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsan her şeye alışan bir yaratıktır ve sanırım bu onun en iyi niteliğidir.
Reklam
Ben,dalındaki son yaprağı düşürse de gelecek baharı bekleyen ağaç kadar olamayacaksam yazıklar olsun bana.
"İnsan her şeye alışan bir varlıktır ve bu sanırım onun en iyi niteliğidir"
İnsan her şeye alışan bir yaratıktır ve sanırım bu onun en iyi niteliğidir.
Sayfa 11 - İş bankası yayınlarıKitabı okuyor
İnsanoğlu çok dayanıklı bir varlıktır, her şeye çabucak alışan bir varlık.
Reklam
Batı tarzı yaşama alışan Osmanlı, tüketime dayanan ekonomiye teslim oldu
19.asrın ortalarından itibaren Avrupa sermayedarları Osmanlı hükümetinin sarraflığını üstlendiler. Osmanlı hükümetine borçlanmanın tadını tattırdılar. Osmanlı hükümetine borçla muhteşem yaşamak kolaylığını öğrettiler. Böylece, sermaye, kapital, Osmanlı İmparatorluğu'na girmeye başladı. Bu, Osmanlı tarihinde çok önemli bir olgudur. Bununla beraber milletin bir kısmı, yüksek denilen sınıflarından başlayarak, Avrupa medeniyetinin fikri ve bedeni zevklerine alışıyordu: Avrupa fikirleri, Avrupa âdetleri, Avrupa giysileri, Avrupa kitapları, Avrupa kanunları, Avrupa işi saraylar, köşkler, sahilhaneler, mobilyalar, Avrupavari tiyatrolar, kafeşantanlar (çalgılı ve içkili kahvehaneler), daha ne bileyim neler, İstanbul'dan saray ve vekiller dairelerinden her tarafa yayılıyordu. Bu, efendiler, bilinen Tanzimat devridir. Avrupa sermayesinin Osmanlı İmparatorluğu'na girişiyle, Tanzimatı Hayriye'ye süratle başlanmış oldu… Metin ve derin fikirlerine hayran olduğum Cevdet Paşa merhum, bu devrin içyüzünü, bilhassa iktisadi zembereklerini ne iyi tasvir eder ve açıklar.
"İnsan her şeye alışan bir yaratıktır ve sanırım bu en iyi niteliğidir."
𝔅𝔞ş𝔨𝔞𝔩𝔞𝔯ı𝔫ı 𝔪𝔲𝔱𝔩𝔲 𝔢𝔱𝔪𝔢𝔶𝔢 ç𝔞𝔩ışı𝔯𝔨𝔢𝔫 𝔦ç𝔦𝔫𝔡𝔢𝔨𝔦 𝔨𝔢𝔫𝔡𝔦𝔫𝔦 𝔦𝔥𝔪𝔞𝔩 𝔢𝔱𝔪𝔢 𝔬𝔩𝔲𝔯 𝔪𝔲?
𝔉𝔦𝔨𝔦𝔯𝔩𝔢𝔯 𝔦𝔫𝔰𝔞𝔫𝔩𝔞𝔯ı 𝔟𝔦𝔯𝔟𝔦𝔯𝔦𝔫𝔡𝔢𝔫 𝔲𝔷𝔞𝔨𝔩𝔞ş𝔱ı𝔯ı𝔯, 𝔡𝔲𝔶𝔤𝔲𝔩𝔞𝔯 𝔦𝔫𝔰𝔞𝔫𝔩𝔞𝔯ı 𝔟𝔦𝔯𝔟𝔦𝔯𝔦𝔫𝔢 𝔶𝔞𝔨𝔩𝔞ş𝔱ı𝔯ı𝔯.
Reklam
Ç𝔦ç𝔢𝔨𝔩𝔦 𝔟𝔞𝔥ç𝔢𝔩𝔢𝔯𝔢 𝔥𝔢𝔯 𝔷𝔞𝔪𝔞𝔫 𝔞𝔰𝔣𝔞𝔩𝔱 𝔶𝔬𝔩𝔩𝔞𝔯𝔡𝔞𝔫 𝔤𝔦𝔡𝔦𝔩𝔪𝔦𝔶𝔬𝔯, 𝔟𝔞𝔷𝔢𝔫 𝔡𝔢 𝔡𝔦𝔨𝔢𝔫𝔩𝔦 𝔶𝔬𝔩𝔩𝔞𝔯𝔡𝔞𝔫 𝔤𝔦𝔡𝔦𝔩𝔦𝔶𝔬𝔯.
Ç𝔬𝔠𝔲𝔨𝔩𝔞𝔯, ü𝔩𝔨𝔢𝔫𝔦𝔫 𝔟𝔦𝔯 𝔨ı𝔰𝔪ı𝔫𝔡𝔞 𝔞𝔫𝔫𝔢 𝔟𝔞𝔟𝔞𝔩𝔞𝔯ı𝔫ı𝔫 𝔢𝔫𝔤𝔢𝔩𝔩𝔢𝔯𝔦 𝔞𝔩𝔱ı𝔫𝔡𝔞, 𝔟𝔦𝔯 𝔨ı𝔰𝔪ı𝔫𝔡𝔞 𝔦𝔰𝔢 𝔞𝔫𝔫𝔢 𝔟𝔞𝔟𝔞𝔩𝔞𝔯ı𝔫ı𝔫 𝔨𝔢𝔫𝔡𝔦 𝔞𝔡𝔩𝔞𝔯ı𝔫𝔞 𝔨𝔲𝔯𝔡𝔲ğ𝔲 𝔥𝔞𝔶𝔞𝔩𝔩𝔢𝔯𝔦𝔫 𝔞𝔩𝔱ı𝔫𝔡𝔞 𝔢𝔷𝔦𝔩𝔦𝔶𝔬𝔯𝔩𝔞𝔯𝔡ı.
"İnsan toplumu yetmiş yüzyıldan beri, yüce ve ebedi yasaların anlamını artık kavrayamayacak kadar kokuşmuş yasalara boyun eğdi. Artık mumların cılız ışığından başka bir ışık görmemeye alışan insanın gözleri güneş ışığına bakamaz oldu; gelip geçen kuşaklar ahlaksal kusurları ve kötülükleri bir zayıflık olarak değil de, Tanrı'nın Adem'e bağışladığı içkin bir armağan olarak kabul ettikleri için, bunlara tahammül ettiler ve birbirlerine aktardılar."
Gözlerim kapalıyken yanımdasın da açıkken niye yoksun?
Sayfa 116
Birini özlemenin en kötü yanı yan yana oturduğun hâlde onu hiçbir zaman elde edemeyeceğini bilmendir.
Sayfa 115
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.