Uzun bir yolculuk... Dağ tepe aşmışım. Karşımda işte büyü dükkanı... Ne isterdim? Ne istersem alabilirim ama ne isterdim? Mutluluk? Gençlik? Güzellik? Yıllarım? Peki karşılığında neden vazgeçebilirim? Nelere sahibim? Neler bana ait ya da ben kendimi nelere ait hissediyorum? Karşınızda dükkanın satıcısı almak için geldiğiniz şey gerçekten ihtiyacınız olan mı? Sorusunu cevaplamaya yardım ediyor. Psikodrama uygulamalarında kullanılan bir tekniğin hikayelerini okuyoruz. Her hikayede bir çok soruyla başbaşa kalıyoruz. Zihnimiz toparladıkça dağılıyor ve tekrar toparlanıyor. Harika bir yolculuk okuyana keyifli okumalar. Yola çıkıp büyü dükkanını arayana ise kolay gelsin iyi alışverişler
Ah.O kadar güzel ve o kadar tanıdık ki.. . Herkesin kendisinde bir şeyler bulabileceği gerçek bir anlatım ve gerçek bir “Yalın Tutku”..
İsimsiz bir anlatıcı, evli ve yabancı bir adam. Her şeyi tüketen bir tutku.
Bu öyle bir tutku ki zamanını, o anda bulunduğun mekanı, eşyalarını bir adama göre yaşamak. Dünyayı, gerçekliği bir çırpıda silip yanında olmayan bir adamın frekansında yaşamak.
Belki gelir diye yapılan alışverişler.
Belki gelir diye yeni alınan kıyafetler.
Kitapta adamın evliliği üzerinde çok durulmuyor. Hatta adamın üzerinde bile durulmuyor. Annie Ernaux karşınıza oturmuş da bu adama olan tutkusunu anlatıyor gibi.
Bana göre tutku aşktan da öte bir duygu. Aşk ile baş edebilirsiniz fakat tutkunuza yenik düşersiniz.
Aşkınızı atlabilirsiniz fakat tutkunuzu yok edemezsiniz.
Kendi yaşamınızı belirli bir stabilde devam ettirirken bir daha hiç görmeyeceğiniz bir adamın frekansında yaşamak acının etinizden en sökülüp atılamayacak hali.
51 sayfalık dev bir kitap bu. Çok kısa sürede biten fakat çok zor bir kitap. Sanki cümleler ayaklanıp bedenimi sarsmış gibi hissettim.
Son Alışverişler
Alan kasabaya gökten inmiş gibiydi,Herkes için intiharın sıradanlaştığı bir ortamda,onun yaşam sevinci anomali gibi algılanıyordu.Aslında Sıradışı olarak gördüğümüz insanlar bizim alıştığımız kalıpların dışındakiler mi...
Bulunduğumuz ortamın çocuğu olmaya başlarız yavaş yavaş...Ruhumuza hiç farkettirmeden siner,belki de görevimizi tamamlayıp gitmemiz gerekir...
Konusu: 12 yaşındaki Eva her şeye sahiptir. Ailesi zengin ve mutludur. Eva hiç parayı düşünmeden istediği kıyafetleri alıyor, kurslara gidiyor, özel bir okulda okuyor, yurtdışı gezilerine gidiyordur. Anne ve babası bir gün onu karşısına alıp iflas ettiklerini açık açık söyleyene kadar evdeki değişikliklerin farkına bile varmamıştır. Artık yurtdışı seyahati, büyük alışverişler ve özel okul yoktur. Evden taşınmaları ve yerel okula gitmesi gerekir. Eva yeni hayatına başladıktan sonra ise iyilik yaptıkça eski hayatını geri alacağı gibi bir fikre kapılır.
Eva 4 kitaptan oluşan bir çocuk serisi. 9 yaşındaki yeğenim için aldım. Hediye etmeden önce de içeriği temiz mi, uygun mu bilmek için okumaya başladım. Benim için sadece teyze sorumluluğu olarak başlayan bu okuma tamamen bir zevke dönüştü. Çok keyif aldım. Yeğenimin de okuması için heyecanlıyım. Küçük kardeşi, yeğeni veya çocuğu olan herkese gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. (Elbet devam kitaplarını da okuyacağım.)
#Okudumbitti
#Doppler
"Hepimiz dünyadaydık. Sıramızı savdık, elimizden geleni yaptık ama yine de faydasız bir biçimde faydasız olduk...
Bu çok, çok kötü bir dünya. Sana kendini savunma fırsatı bile tanımadan iyi niyetini sorguluyorlar.
İnsanlardan hoşlanmıyorum. Yaptıklarından hoşlanmıyorum. Temsil ettiklerinden hoşlanmıyorum.
Çocuk kitabı görünümlü ancak yetişkinlere de hitap eden ve içinde bol bol mesaj barındıran eğlenceli bir eser. Günümüzdeki birçok sorunu farklı bir tarzla anlatmış yazar bizlere. Günümüz insanlarını abartarak aktarmış bizlere. İçindeki özel isimlerin seçimi de bir hayli zekice ve mizahi olmuş. Dönemimizin problemlerini güldürerek anlatmış Şermin Yaşar. Olaylar bizzat kendi hayatımızdan. Aslında elimizdekiyle yetinmemizi ve sevdiklerimizle olan ilişkinin ne kadar değerli olduğunu anlatıyor yazar okuyucularına. İşte kitapta değinilen ve hayatı sorguladığımızda gerçekten abarttığımız birkaç konu başlığı:
Yarış atı gibi koşturulan çocuklar, nedensizce yaptığımız alışverişler ve kendimizi kaptırdığımız tüketim çılgınlığı, her şeyi olduğu gibi abarttığımız sağlıklı beslenme ve temizlik takıntılarımız, gerçek ilişkileri bırakıp sosyal medyaya olan düşkünlüğümüz gibi birçok konu mizahi bir dille okuyucuya sunulmuş.
Büyük küçük herkesin beğeneceğini düşünüyorum. İyi okumalar diliyorum.
