Bu kitabı ilk okuduğumda pek de yorum yapma taraftarı değildim ama kitabın kötülüğünden değil, sadece çok kusuruz bir kitap. Kitaplığımı düzenelerken fark ettim ki hevesle okuduğum bu kitap hevesle altını çizdiğim satırlar yorum yapmayı hak ediyordu.
öncelikle şundan bahsetmeliyim kitap tam anlamı ile muazzam tam anlamı ile idealist bir öğretmen
Marie Favereau'yu ayakta alkışlıyorum. Müthiş bir çalışma ile Moğolların kıta bazında ülkeleri nasıl etkilediğini, ticaret, din, köle, hayvancılık, mera yönetimi, yönetim şekilleri, posta teşkilatlanması vb gibi her biri bir kitap olacak konuları muazzam şekilde ele almış.
Araştırmasını (kitabını) resmi ülke arşiv verileriyle de destekliyor. Bir solukta 700 yıl öncesinde olan olaylarından başlayarak kronolojik sıra ile sanki oradaymışız gibi bize anlatıyor.
Her gün başka oyunlar oynanıyor yeryüzünde
Yıllardır afişte kalan bizim oyunumuz
Sen bütün güzelliğinle her gece sahnedesin
Dekor durmadan değişiyor
Ama hep aynı müzik
Grieg'in o ünlü konçertosu
Deniz'in açılıp açılıp vurması kıyılara
Suyun damlaması mermere ağır ağır
Rüzgarların esmesi dağbaşında
Kuyuya düşen bir taşın yankısı
Ağızım açık okudum, efsane bir kitap. Kitabı okuduktan sonra cidden bu zaman kadar halk arasında dolaşan aşk destanları da neymiş. Leyla ile Mecnun , Ferhan ile Şirin bu kitaptaki efsanenin yanında bir kenarda dursun . Sonunu ip ile çektim . Kitabı bittirdik'den sonra biraz kitap ile araştırma yaptım ama tam manası ile bir kitap'daki tabletlerin gerçek olduğu ya da kısman gerçek olduğuna dahil bir şey bulamadım ama kurgu dahi olsa bu kurguyu yapsa yapsa Ahmet ÜMİT yapar dedirttiriyor tek kelim ile énorme... Kitabın içine değinecek olursam; bana göre en başta da dediğim gibi günümüzdeki halk arasında dolaşan hikayelerden daha güzel tam anlamı ile Edebiyat ve Tarih kitap boyunca dans ediyor ve bu dans insanı büyülüyor.. Gündelik hayatta da Edebiyat ve Tarih zaten birbirinden ayrı düşünülmez ama bu kitap da tam olarak bunu kanıtı olmuş. Evet yer yer biraz ütopik olsa bile zaten kitabın tamamında tanrılardan bahsediyor o yüzden bu pek de göz önünde tutulacak bir şey değil ki Kadeş antlaşması zamanı , Hititler dönemi zaten insanların kendi eşyalarına bile bir şeyler takıştırıp tanrı dediği dönemdi, bu pek göz önünde bulundurulmamalı. Öbür yandan ise Ninatta'nın yaptığı pek edepli olmazsa da bunu sonradan tasdik eden Nuvanza ve arada kayıp giden iki hayat Manni ve Zitiş işte kitap tam analmıyla incroyable...Tarih ve Edebiyat ayrılığı: "Kati surette düşünülmez."... Ahmet ÜMİT'i ayakta alkışlıyorum Edebiyat ve Tarihin Efsanevi dansına bizi tanık ettirdiği için...
Bugün ölüyorum sandım insan selinden. Bugün bir kere daha ikna oldum insanlar yüzlerinize gülerken kafalarında sizi asacakları urganı örerler. Bugün bir kez daha anladım insan insana yurt olmuyor. Bir gövde gösterisine dönüyor neredeyse bütün merasimler. Yapay sevgiler ve beklenti ve ihtiyaçların arzuların getirdiği lirik bir saygı gösterisi. Alkışlıyorum hepinizi ayakta yine yeniden hep. Bugün ayağının altındaki sandalyelerle kendini dev aynasında gören insanların kendilerini pazarladıklarını gördüm yeniden. Taptıkları şeyleri dağıtıyordu herkes ben daha zenginim ben daha büyüğüm demek için. Oysa kirlilik sebepleri de taptıklarıydı en başından beri
En basindan itibaren hayran birakan yazim dili, akiciligi, konusu ve karakterleriyle unutamayacagim bir kitap oldu. Yazarini ayakta alkisliyorum tesekkurler.
Köprü KrallığıDanielle L. Jensen · Martı Yayınları · 2022946 okunma
(Yatırımlarınız& girişimlerinizle ilgili olarak) "Sen deli misin?" sorusuyla sıklıkla karşılaşıyorsanız bu kitap tam size göre. Akıcı ve sıkılmadan okuyabileceğiniz. Küçük ölçekte girişimciliğe başlamış ancak büyüyebilmeyi başarmış girişimcilerden örnekler bu kitapta yer alıyor. Girişimcilerin kişiliklerini sınıflara ayırarak hangi türün hangi zayıflıkları var ve nasıl güçlendirilebilir olduğunu net bir şekilde ortaya koyan yazarı saygıyla alkışlıyorum. Keyifli okumalar dilerim.
Sadece seyrediyorum ..
Kim daha iyi oynuyor.
Kim daha iyi gülerken ağlıyor,
ağlarken gülüyor.
Kim sinsice fesatlık yapıyor.
Kim ikiyüzlü davranıyor.
Kim kuyu kazıyor.
Kim daha iyi yalan söylüyor.
Yürekler öyle şeffaf ki insanlar kendini kandırıyor sadece,
herşeyin farkındayım ve seyirci koltuğundan sakince izliyorum, hatta arada alkışlıyorum
çok iyi roldü der gibi.
Kalkarsam maskelerinizi düşürürüm der
gibi de gülümsüyorum...
Gülten Alp
Sadece seyrediyorum ..
Kim daha iyi oynuyor.
Kim daha iyi gülerken ağlıyor,
ağlarken gülüyor.
Kim sinsice fesatlık yapıyor.
Kim ikiyüzlü davranıyor.
Kim kuyu kazıyor.
Kim daha iyi yalan söylüyor.
Yürekler öyle şeffaf ki insanlar kendini kandırıyor sadece,
herşeyin farkındayım ve seyirci koltuğundan sakince izliyorum, hatta arada alkışlıyorum
çok iyi roldü der gibi.
Kalkarsam maskelerinizi düşürürüm der
gibi de gülümsüyorum...
Gülten Alp