O sene bayram namazına götürmüştü ama beni, kurbanda.
"Keşke, kızlar da gitseymiş cumaya, " demiştim. "Belki o zaman, bu kadar kötü kokmazdı halılar. "
Barışa yararlı uğraşlar, Avrupa krallarının umurunda bile değildir. Onlar, kan dökerek, yeni ülkeleri ele geçirmeyi düşünürler ancak. Kralların sözümona danışmanlarına gelince, daha yüksek mevki kapmaktan, keselerini daha çok altınla doldurmaktan başka bir şey düşünmeyen, metelik etmez dalkavuklardır.
Okuduğum bütün kitaplar
göklere çıkarıyor kahramanları
her zaman kendine güvenen :
ölüyorum kıskançlıktan;
rüzgârlı, kurşunlu filmlerde
kıskanıyorum kovboyları,
atları bile alkışlıyorum.
tıpkı bir zamanlar bir Romalı cimrinin dediği gibi.
"Halk beni istediği gibi ıslıklasın, vız gelir bana! Ben evimdeki çekmecemde bulunan değerli şeyleri seyrederek kendimi alkışlıyorum."
Sen kendine yakışan çirkinliği sergiledin bu hayat denilen sahnede . Merak etme,ayakta alkışlıyorum seni. Ellerim kızarana kadar alkışlıyorum, yüzün kızarsın diye .
Ambalajlar, kurdelalar, boyalar, ilanlar, reklamlar, moda öncüleri... Sevdiginiz yıldızlar diyor ki... Cildimin güzelliğini falana borçluyum... Bu yatak çarşafını alkışlıyorum... Gazeteler, televizyonlar, sinemalar... Şunu ye.... Bunu iç... Falan yere git... Filan yeri seç... Bilmem ne aldın mı? Almadıysan boku yedin... En iyisi ananın dini... Paranı falan bankaya yatır... Götünüzdeki kılları en iyi falan çeker... Ananızı en iyi falan düzer... Duvar afişleri, karılar, kızlar, oğlanlar... İçelimler... sıçalımlar...
"Hırsızlar!"
Binlerce, yüz binlerce, milyonlarca insan masa başlarında milyonlarca saat harcayarak, halkın cebindeki bir kuruşu kapmak için yarışıyor... En çarpıcı rengi, en aldatıcıyı, en etkiliyi bulan kazanacak...
"Hırsızlar!"