Sene 1878. Osmanlı Rus Savaşı yani tarihe adını 93 harbi olarak yazdıran o savaşın yapıldığı sene. 2.Abdulhamid padişah o dönem malumunuz. Panslavizm muhabbeti yani sıcak denizlere inme merakı olduğu dönem Rus tatilcilerin. Pardon askerlerin. Malumunuz sonrasında yani günümüzde biz Türklerin alamadığı o güzelim villaları, yazlıkları onlar
ANLAŞILAN ALIŞMIŞIM, SENSİZ OLMAZ!..
Hayat hem uzun, hem çok kısa. Gerçek aşk mı? Ömürde bir başa gelir, o da belki...
Kimi zaman hepimiz karşımızdakini idealize etme eğilimini gösterebiliyoruz. Bize bağdaştırmak, kendimize benzetmek uğruna müthiş çabalar sarfediyoruz. Ehh.. Yaşamak istiyoruz o tutkuyu.Eskimeyen, bitmeyen gerçek sevda öyle
Çevrilmesi son derece güç, hatta olanaksız bir yazarın; ilk ama en önemli kitabını, yayımlanışından tam yetmiş yıl sonra, elinizde tutuyorsunuz.
Benim söylediklerimi unutun, yazarın cümlelerine kulak verin. Çünkü bu dünyadan, bu dünyanın korkunç savaşlarından, bu dünyadaki aşağılık sömürüden, zorbalıktan, saçmalıktan hoşnut olmayan, ama tüm
Nakış nakış işlenmiş sürrealizm, derinlerde seyreden sembolizm, hafif esintisi hissedilen varoluşçuluk, düşündüren, çıkmaza sokan, her okuyucusunun farklı yorumlayacağı, modernizm tanımına noktası virgülüne kadar uyan bir şaheser. Eser hakkında eleştirmenler ve edebiyat nazariyecileri, herhalde, böyle yazardılar. Her defasında bu tarz bir
Adana'da sokakta köpeklere işkence etmekle suçlanan bir adam ve duyarlı bir kadın arasındaki konuşma :
- Neden köpeklerin kaplarından sularını döküyorsun ?
- Ben yaparım , ben adi bir adamım ..
- Hepsini kaydediyorum , hepsini .
- Ne istersen yap .. İstersem bu köpekleri de öldürebilirim , 3 bin lira cezası var . CEZASINI ÖDER , HEPSİNİ ZEHİRLERİM !!
Adalet sistemini ayakta alkışlıyorum .. Bu insan sizin eseriniz ve konuşturan sizin yasalarınız..
Bir KADIN'ın,
Hayatından kırk yılını çal. Her canın sıkıldığında ölmüş babasının üzerine ona küfret, bir kere olsun manevi olarak yanında olma, yol arkadaşlığı yapma, elini tutma, sarılma, sohbet etme, birlikte alışverişe gitme, senden aldığı tüm parayı evine çocuklarına harcayan "ev hanımı" eşinin istediği 50 TL için ona küfret, gözünün yaşını akıt, onu sürekli psikolojik şiddetle ve olmayan mesleğiyle tehtid et. "Para benim ev benim! " cümleleriyle çaresiz hissettir ama o tüm yalnızlığına çaresizliğine rağmen elindekilerle mutlu olmaya çalışsın. Evini temizlesin bununla mutlu olsun, yemek pişirsin bununla mutlu olsun ve sadece ağlasın. Temiz çarşaflarda uyu, güzel ev yemekleri ye, evde de dışarıda da konforundan vazgeçme. "Ev hanımı" eşinin biriktirdiği kötü gün parasından haberdar olunca, mali durumun yerinde olmasına rağmen "Biriktirdiğin paradan ver! " demekten çekinme, sırf onun hassas noktası olduğunu bildiğin için. Bir gün toprak olduğunda arkasından Yasin süresi okuyup dövmedim, karıya kıza gitmedim, ufak tefek şeyler herkeste olur diyip kendini akla!!!
Erkeğimizin daha kötüsünü örnek göstererek kendini aklama şeklini bir kez daha ayakta alkışlıyorum!
Ahmet Ümit; Bab-ı Esrar' da yine yazacağını yazmış. Ne söylenebilir ki....Büyük usta...Fantastik, gizem, rüya, gerçek, AŞK, Mevlana ve Şems..Karen Kimya ve Poyraz, Suzan, Nigel, Mennan... Hepsi süper karakterler Fakaaaaaaaaaattttttt Nevzat Başkomser'in İstanbul ekibindeki Zeynep komiseri Konya' da hikayeye katması ayrı bir TAT olmuş..... Sadece bir roman okumadım. Müthiş bilgilerin özenle serpiştirilmiş bir kaynak okudum......Ayakta alkışlıyorum....Bravo AHMET ÜMİT....!!!!
O sene bayram namazına götürmüştü ama beni, kurbanda.
"Keşke, kızlar da gitseymiş cumaya, " demiştim. "Belki o zaman, bu kadar kötü kokmazdı halılar. "