Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
204 syf.
·
Puan vermedi
Alper Kamu'yu ele alalım :) her gün birkaç saatini divanın altında geçiren, mahallenin delisini ruh kardeşi gören, gırtlağı kesilmiş bir ceset karşısında kılı kıpırdamayan, yirmilik kızlarla ilgili fanteziler kuran, silah ve alkol düşkünü bir velet :) Canavarın küçük bir çocuk olarak portresi ! şahane bir bücür , Alper Canıgüz gibi adamlar var- iyi ki - keyifle okunası ..
Oğullar ve Rencide Ruhlar
Oğullar ve Rencide RuhlarAlper Canıgüz · İletişim Yayınları · 202010,9bin okunma
688 syf.
8/10 puan verdi
FM Arsal'ın bütün romanları için en genel değerlendirmem; harika çıkış noktaları yakalamasıdır. İki renk aşk da böyle bir romandı. Bu romanda diğer romanlarında görüp de dikkat kesildiğim bir noksanlığın yer almaması ayrı bir sevinç oldu. İki olmaz denen kişinin birlikteliğine uzanan süreçteki zorlamalar, tekrarlar ya da mantıksızlıklar bu romanda
İki Renk Aşk
İki Renk AşkFatih Murat Arsal · Ephesus Yayınları · 2014881 okunma
Reklam
Richard Brautigan: Zor bir çocukluk ve gençlik dönemi yaşadı. Şizofren teşhisi konuldu.Kaliforniya’daki evinde ölü bedeni 1 şişe alkol ve 44 kalibrelik bir tabancanın yanında bulundu. Brautigan’ın intihar ettiği varsayıldı.
"Her bağımlılık aynı sorunu çözmek için bulunmuş bir yöntemden ibarettir, dedi. Uyuşturucular, obezite, alkol veya seks, huzuru bulmak için kullanılan farklı farklı yöntemlerdir. Bildiklerimizden kaçmak için. Eğitimimizden. Elmayı ısırmış olmaktan."
İnsanın tek gerçek özgürlüğü yalnızlığıdır. Ve yalnızlığı küçük düşürense bağımlılıklardır... Aşklar, alkol, nikotin, ahlaki değerler, uyuşturucular. Hepside birer pranga olabilir her an, insanın ayağına. Zevk veren prangalar. Ortak özellikleri, varlıklarının verdikleri zevkin uzun bir süre sonra hissedilmemesi, yokluklarının ise derhal kalpte bir ağrı yaratmasıdır. Bağımlı insan atlı karıncaya binmiş gibidir. Ne bir varış noktası, ne de bir ilerleme vardır hayatında. Herkes ilk başladığı yerde midesi kaldırana kadar döner durur... İnsanın kendisiyle mücadelesi, bağımlılıklarını yok etmesiyle başlar.
Sayfa 547Kitabı okudu
"Alkol balığa benzer, onunla flört etmek istiyorsak eğer, önce yüzmeyi öğrenmemiz gerekir."
Reklam
"...dün sabah baktım aynaya çırılçıplak, ilk katı vermiş göbeğim, geceleri bacaklarım şişiyor, göz kapaklarımda alkol memecikleri, başında ta başında kafamıza vura vura bir eyleme soksalardı bizi, edindirselerdi öylesine değerler uğruna ölünesi. ..sonunda anamın istediği biçim bir kız oldum heh! evli barklı-evlilikle sınıf değiştirmiş,eşine pek bağlı, başkalarınla yatmayan-yatmayan değil yatamayan-ayrı ev açmış, sokaklarda mutlu çift olarak, cıvıl da cıvıl konuşaraktan, kol kola yürüyerek, bayramlarda divandan bir kilo sütsüz çukulata alıp büyüklerinin elini öpmeye, yani 'örselenir' diye düşünenlerin, geçmişinden iğrenmiş, şimdisinden tiksinen salihatı nisvandan, başı ezilecek bir burcuva. Çocuklarımız ne olacak kimbilir orospu çocuğu herhalde.."
İşte bir böcek daha. Hamamböceği bile değil. Bokböceği. Üstüne beş damla alkol damlatıp çakacaksın kibriti...
2013 Eylül Düğün yemeği muhteşem geçiyor. Cinayet masasından Başkomiser Aylin Türkoğlu ve tüm ekibi; sonbaharın son ılık akşamlarından biri olan bugün, adli tıptan Doktor Zeynep ve narkotik ekibinin yardımcı komiseri İsmail’in düğün kokteylinde bir aradalar. İstanbul’un muhteşem boğaz manzarasına karşı verilen davette, tüm ekip günün yorgunluğunu atmaya çalışıyor. Yüzlerdeki tebessüm yoğun. Herkes genç çiftin ne kadar uyumlu olduğundan bahsediyor, mutluluklarına şahitlik ediyor. Aylin, yardımcısı Sinan’ın alkol almasına sitem ederek yavaşlaması konusunda onu uyarıyor. “Biraz yavaş… Şişede durduğu gibi durmuyor. Seni yarın alkol komasında ziyaret etmek istemiyorum! Ayrıca Pelin’in hamile olduğunu unutuyorsun, o burada yok diye benim de olmadığımı varsayma.” Sinan muzip muzip gülerek, “Bir şey olmaz, daha ikinci kadehteyim. Hem ne kadar uzun zaman oldu böyle güzel bir olaya tanıklık etmeyeli... Pelin için endişelenme, acil bir durum olursa arayacağı kişi sensin zaten.” Aylin, yardımcısına sözde hak vermese de doğru söylediğini biliyordu. Aylin’in içi ürperdi bir an. Sanki hava akımı eskilere gerilemişti.
1000 kitap, bir facebook yada twitter gibi sıradanlaşacak mı? Bu kadar aklı başında insan sadece okuyup duracak mıyız? Siyasete girmeden toplumsal yaşantımızda bize hayatı zindan eden olaylara karşı bir şeyler yapma gücümüz olabilir mi? Mesela ben, akşamları dizi izlemek istemediğim için 1000 kitap ile tanıştım. Yanlış anlaşılmasın lütfen kimseyi
Reklam
"Sabah erken bir saatte gözlerimi açtım ve yeni doğan güne bir kere daha küfrettim. Beni gerçeklik denen bokla bir kere daha tanıştırdığı için sevmiyordum doğan günleri. Gece her zaman daha iyiydi. Tükenişin karanlık fermanıydı gece. Ve bütün güzel şeyler gece ortaya çıkıyordu. Barlar, gökyüzündeki yıldızlar, alkol şişeleri, çıplaklık, orgazm, hüzün ve yeni hikâyeler... Gündüz olanlar ise tümüyle vasattı. Herkes ölesiye çalışıyordu ve hiçliğe, uykuda olduklarından bile daha tutsaktılar."
'' Hüznün şiire en yakıştığı ve ölümün en yüreklice selamlandığı zamandı. Bir alkol spazmını kokluyordu martılar. Her suçu üstlenebilir, her şeyi anlatabilirdi şiir... Utanmasaydı...''
Sayfa 17
"hayat tökezlemelerle geçti de, hâlâ düşmedim, değmedim yere. kalbim sen hâlâ burada mısın? şol bedende, gurbette mi, sılada mısın? alkol, taşikardi, panik atak maceran bir gün tıp dergilerini çalkalayacak. kalbim, sen hâlâ burada mısın?"
"Kafam allak bullak. Ruhum sıkılıyor. Noel geldi ve ben eve bir ağaç almaktan bile acizim. Çünkü kafamda sürekli o otopsi laboratuvarı var. Hâlâ kokusu ellerimde kalmış. Her günüm aynı bugün gibi. En az iki ölüyü inceledikten sonra içimden yemek yapmak bile gelmiyor. Et yerken gözümün önünde kas lifleri uçuşuyor. Bana içki bile yardımcı olmuyor. Bir içki dolduruyorum, alkolü kokusunu aldığımda birden kendimi yine o otopsi odasında buluyorum. Alkol, formalin...Yine aynı keskin kokular."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.