Yalnız olan gerçekte azdı, bunu şaşarak görüyordu. Gerçek ıstırap belki bu yüzden azdı. Bu kimseleri kabul için koca dünyasını da kucaklamak gerekiyordu. Ama bu koca dünya iç dünyası değil kendi hakkındaki arzuları , vehimleri iç iltihapları ve kopkoyu zanlarıydı. Yanı sıra bebek gibi tıpışlanma istekleri ve koskoca adamları uyandırmamak için gene tıpkı bir bebeğin yanında olduğu gibi ses çıkarmadan arada gerçekten olmayan sözler, kelimeler ve masallarla ninni söylemekti. İnsan arkasında çocukluk battaniyesini sürükler gibi tüm bu hallerini de sürüklüyor başkasını bütün bu yığının altında bırakacak bir fedaiyi arıyordu, onu sevmeye hazırdı bir tek, sevmek ve sevilmekten kasıt da Murat da buydu. Kendi eziyetini ve garabet heyulasını çekecek birini bunun karşılığında sevmeye hazırdı. öylece kendi hayatını tüm eziyetini çekmekten adeta kurtulacak. "Ben" demeyi kesintisiz sürdürebilmek için "Sen" diyeceği birini arıyordu.
Okulda arkadaş zaten azdı, olan kendi dünyasının yanında duruyor, o hali ile talip arıyordu. Herkes haline talip arıyordu. Başkasına adım atan, ruh mahallesinden, hatta sokağından çıkan yoktu.
Bu memleketin anlaşılmaz adamları dertlerini gizleyenler
Hayatı senin gibi incinerek ve hakları gasp edilmiş düşüncesi ile girenler öfkelerini dönüştürdükleri şeye taraftar toplarlar, ama öfke gerçekten öfkelendiğinde bir türlü yönelemediği için taraftarlarını da tam beğenmezler, taraftar da aslında neyin yanında olduğunu anlamaz, onlar da şaşkındır. Durmadan taraflarını ve taraftarlarını değiştirirler. Bu, derdinin ne olduğunu açıkça söylememekten olur. Bu derdini aslında küçümsemek, bu derdi kendine yakıştıramamak ama kündeye de getirememekten olur. Taraftarlar çırpınır da çırpınır beğenileceğiz, anlayacağız diye ama olmaz. Kendisi kaçar başka topluluk kurar, oradan da kaçar yani yalan insana kök tutturmaz, öfke kökü saldırmaz, kin yine aynı şekilde. Bu memleketin anlaşılmaz adamları asıl dertlerini gizleyenlerden oluşur. Yani diyeceğim sen daha sade ol. Varsın taraftarın olmasın buna alışmak belki zor ama yaşaması İnan daha kolaydır.
"Kalbin yerinden oynamış, olması gereken yerde değil", deyip, "Bak" diye eğildi ve eliyle karaciğerin üstüne dokunup, " Buraya doğru inmiş, neşe akciğerde gam karaciğerdedir bilir misin?" Dedi.