"Adın ne senin?"
İbrahim'in kalbindeki şükür yüzüne yansımış gibiydi.
Ben de gülümseyerek cevap verdim:
"Bülbül, ey Allah'ın elçisi, bana bülbül dediler."
İslâm'ın doğuşunda da muztariplerle çile çekenlerin büyük rolü olmuştu. Allah'ın sesini acı çeken yürekler duyuyor. Bu mânada olarak merhum Abdülaziz Bekkine, "Allah'a yalvarırken, yâ Rabbi, beni sana kavuşturacak amel nasib et demeyin, dayanamazsınız!" demişti..
Reh-i aşkında bi-sabr u şekibim ya Rasulallah
Seni her kim severse ben rakibim ya Rasulallah
(Nazim)
Aşkının yolunda o derece sabırsız ve
tahammülsüzüm ki ey Allah 'ın elçisi,
seni her kim severse kendime onu rakip görüyorum.
Ve onların kalplerini birbirine ısındıran da (O'dur). Eğer yeryüzünde bulunan her şeyi sarf etseydin, yine onların kalplerini birbirine ısındıramazdın. Fakat Allah onların aralarına (İslam sayesinde) kaynaştırdı. Çünkü o, mutfak galip, hüküm ve hikmet sahibidir.
Enfâl suresi 63
Açık mûcizeler ve işaretlerle ve parlak bir milletle takviye edilmiş olarak Allah tarafından doğrulanan sadık peygamber Hz. Peygamber sağlam bir din ile ve doğru bir yol ile açıkça aklın gereği olan sağlam, halis Tevhid inancına ve halis ibadetlere, adaletli âdetlere, üstün siyasetlere, zalim vergileri ve bozuk âdetleri kaldırmaya çağırıcı olarak gönderilince bu fahiş cehaletler ve bâtıl sapıklıklar yok olup Tevhid inancına bağlı olan millet bayrağı ortaya çıkmış, eserleri baki kalmış, fertleri çoğalmış, her yerde bu dinin esasları kuvvetlenmiş, lisanlar her tarafta melik ve allâm olan Allah'ı birlemeğe gitmiş, akıllar yaratıkların yaratıcısını bilmek hususunda aydınlanmış; halk dünya sevgisinden Mevlâ sevgisine dönmüştür.
İsâ (as)'ın yanında ölümden bahsedilence derisinden kan damlardı. Dâvûd (as)'a ölümden, kıyametten bahsedilince organları parçalanacak şekilde ağlardı. Ancak Allah'ın rahmetinden bahsedilince kendine gelebilirdi.