Kadın vücudunun zînet olarak düşünülmesine dayanak olacak hiçbir Kuran ayeti yoktur. Bunlar, egemen anlayışın hesabına uygun geldiği için dinleştirilmiş
yorumlardır .İsteyen din adına bu yorumları elbette ki izler ama başkalarının bunları din yapmasını isteyemez
İşgal edilmiş Osmanlı topraklarında ‘Şeyhülislam’ lakabıyla faaliyet gösteren ve sözde dini-imanı temsil eden Dürrîzade adlı sözde din adamı, Allah’a yaranmak yerine İşgalcilerle onların hain işbirlikçilerine yaranarak Kuvayi Milliye erlerinin katline fetva veriyor ve (bu noktaya dikkat), bu fetvasını halk okusun diye Yunan uçaklarıyla memleketin orasına-burasına attırıyordu. Yani Haçlı işgalcilere karşı çıkanlar aleyhine verilmiş o fetva, Müslüman halkı ifsat için Haçlı işgalcilerin uçaklarıyla dağıtılıyordu. Bugün değişen ne?
Sadece kostümler, isimler ve resimler değişti. Hıyanet ve satılmışlığın esası, özü aynı. Allah ile aldatanlar bu hıyanetleri sergilerken, o zamanki Ankara Müftüsü (daha sonra Cumhuriyet'in ilk Diyanet Reisi) Börekçizade Rifat Hoca, (makamı cennet olsun) yıllarca dişinden tırnağından artırıp biriktirdiği parayı (bin lira) Atatürk’e teslim edip "Bunun en iyi harcanacağı iş, şu senin yaptığın istiklal mücadelesidir; al ve harca!" diyerek Kurtuluş Savaşı’nın ön saflarında yer alıyordu.
İşte din adına halkın önüne çıkan iki oluk: Birinden nur akıyor, ötekinden kir.
Nasibi veya hesabı yüzünden inandığınız gibi inanmayanların, buna rağmen sizi 'güvenilir' görmeleri, savunduğunuz inanç ve ideolojiden her zaman daha büyük ve daha kıymetlidir.
Sivas'ta 38 sanatçı, 2 Temmuz 1993' te misafir kaldıkları Madımak Otel'inde çevrelerine benzin dökülerek diri diri yakıldılar. Çevrelerinde dinci tamtamlar çalınarak, Halkın ve devlet güçlerinin gözleri önünde.
Nimet ve imkanlarından alabildiğine yararlanılan ülkenin, rejimini ve devletini zora sokmak için 'kafir, zındık devlet' sloganı kullanılmakta ve devletle mücadelede camiler karargaha dönüştürülmektedir.