Ben şehit kardeşlerimizin geneliyle yaşama fırsatı buldum. Onları bir araya getiren ortak vasıfları şunlardı: 1) Dillerini Müslümanları çekiştirmekten muhafaza ederlerdi. 2) Kalplerinde Müslümanlara karşı bir kin ve nefret yoktu. 3) Sessizce işlerini yapar, reklamdan uzak dururlardı. 4) Basit bir görev de verilse emire (başındaki yöneticiye) itaat ederlerdi. 5) Tartışmaya girmezlerdi. 6) Yüksek edep, âlimlere, büyüklere ve yetkililere son derece ihtiram gösterirlerdi. 7) Cephede kalma konusunda büyük bir özen gösterir, yumuşak ve rahat hayattan kaçarlardı. 8) Dilleri sadece Müslümanların güzelliklerini anlatırdı. Allah haddini bilen ve sınırlarını aşmayan kula rahmet etsin.
"Ya Rabbî! Sevgilimin sevgisini ebediyyen içimden çıkarma. Bu duâma âmin diyen kuluna Allah rahmet etsin.
Reklam
Biddat ehli.
Oğlu Abdullâh, “es-Sunne” adlı eserinde İmâm Ahmed’e kaderi inkâr eden Kaderiyye Fırkası ve bunların arkasında kılınan nama- zın hükmüyle alâkalı sorulan sorular hakkında bir bâb açmış veşunları nakletmiştir: “Allâh rahmet etsin, babamı şöyle derken işittim: “Kaderiyye, Mu’tezile ve Cehmiyye’nin arkasında namaz kılınmaz.” “Bir keresinde de babama Kaderî’nin arkasında namaz kılınıp kılınmayacağını sordum. Bana: “Eğer bunun için insanlarla cedel- leşiyor ve buna davet ediyorsa, ardında namaz kılmayız dedi.” “Allâh kendisine rahmet etsin, babamı işittim ki, Alî İbn’ul Cehm, babama Kaderîlik ile ilgili konuşanların kâfir olup olmadıklarını sordu. Babam da şöyle dedi: “Eğer ilmi inkâr ederse, Azîz ve Celîl olan Allâh ilmi yaratıp bilmeden önce “Âlim” değildi”, derse Azîz ve Celîl olan Allâh’ın İlmini inkâr etmiştir. İşte bu kimse kâfirdir.”
Sayfa 69 - NedaKitabı okuyor
Tağut ve Cihad...
Allah sana rahmet etsin. Ey kardeşim! Bil ki; Allahu Tealâ'nın insanoğluna öğrenmesini ve uygulamasını farz kıldığı ilk esas tağutu inkâr etmek, ondan kaçınmak ve Allah'ı birlemektir. Bu esas bütün işlerin başı, aslı ve direği olup, Allahu Tealâ namaz, zekât ve diğer ibadetlerden önce bunu emretmiştir. Allahu Tealâ insanları ancak tağutu inkar etmeleri ve Allah'a ibadet etmeleri için yaratmış, bu esas üzerine Peygamberler gönderip, kitaplar indirmiştir. Tağutu inkar etme ve Allah'a ibadet etme esası üzerine cihad etmeyi ve bu uğurda şehit olmayı meşru kılmıştır. Allah'ın dostlarıyla şeytanın dostları arasında düşmanlığın temel sebebi bu esas olmakla beraber, İslam devleti ve Raşidi Hilafet'te bu esas üzerine kurulmuştur. Allahu Tealâ şöyle buyurmaktadır. "Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etmeleri için yarattım" (Zariyat/56)
Sayfa 19 - Şehadet Yayınları
İbn-i Âmire
Namazların terk edildiği, rüşvetlerin kabûl edildiği, dünyanın az bir metâı ile dinin satıldıği zamandır. Kurtuluşa yapış, kurtuluşa yapış! Allah sana rahmet etsin, kurtuluşa yapış.
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Reklam
Osman Bin Maz'ûn
Allah Resûlü onu çok severdi. Ölüm döşeğinde son yolculuğuna hazırlanırken, Allah Resûlü de başındaydı. Onu alnından öpmüş ve mübarek gözlerinden yaşlar damlamıştı. Osman Medine'de vefat eden ilk sahabiydi. Onu son yolculuğuna uğurlarken Allah Resûlü: "Allah sana rahmet etsin ey Ebû Sâib (Osman b. Maz'ûn)! Dünyadan ayrılıyorsun, sen ona aldanmadın... o da seni aldatamadı..." buyurdu.
Habbab bin eret
Onunla vedalaşırken söyleyebileceğimiz en hayırlı söz, belki Hz. Ali'nin Sıffin dönüşünde Habbab'ın taze kabrini gördüğünde ve bu kabrin Habbab'a ait olduğunu öğrendiğinde söylediği sözdür. Hz. Ali'nin gözleri hüzünle dalıp gittikten sonra dudaklarından şu cümleler dökülmüştü: "Allah Habbab'a rahmet etsin... Arzuyla iman etti... Gönül hoşluğuyla hicret etti... Ve mücahid olarak yaşadı..."
Işk
Kur'an'da hikaye edildiği gibi, Züleyha buna yakalanmıştı. Bir gün, damarını kesti; kanı yere damladı ve toprağın üstüne «Yusuf! Yusuf!» diye yazdı defalarca. Çünkü sevgilisinin adını anma, damarlarındaki kana karışmıştı. Aynı şekilde, Hallâc hakkında da buna benzer şöyle bir şey anlatılır: Kesilen organlarından akan kanla toprağın üstüne «Allah! Allah!»diye yazılmıştı. Bunun üzerine, Allah O'na rahmet etsin, şu dizeleri söylemişti. «Uzuvlarım kesilmiş, mafsallarım sökülmüş, ne çıkar! Her birinde Senin Adın anılır Rabbim! Senin Adın yazılır!»
Mısırlı şair, edip Ahmed Şevki de (Allah kendisine rahmet etsin) şöyle demektedir: Kalp atışları insana şöyle der: Hayat dakikalar ve saniyelerdir. Ölümünden sonra anılmak için, Hazırlığınızı iyi yapmaya bakın. Ölümden sonra devamlı anılmak, Bizler için ikinci bir hayat demek. Gerçekten de uzun süren bir ömür, Gün be gün hiç durmaksızın geçer. Çoğu zaman vaktin ne kadar hızlı ve bir daha dönmemecesine gittiğini unutursun da onu değerlendirmekten ve istifade etmekten gafil kalırsın. Oysa İmam Ahmed ibn Hanbel (Allah kendisinden razı olsun) şöyle diyor: "Gençliği gömleğimin yenindeyken düşüveren bir şeye benzetirim." Unutulmamalıdır ki 77 yıl yaşamışlardı.
Sayfa 95 - Otto YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Güzel nasihatler eden, kendisi doğruyu bulduğu gibi insanlara da doğruyu gösteren Üstat Hasan el-Benna (Allah Teala kendisine rahmet etsin) şöyle demektedir: " Vaktin hakkını idrak eden kimse , hayatının anlamını da idrak etmiştir . Çünkü vakit hayat demektir ."
Sayfa 94 - Otto YayınlarıKitabı okudu
❝ İlim Talibinin özellikleri..
İlim tahsil etmeye kabiliyetli, ilim yolunda ilerleyeceği ümit edilen ilim talibinin vakti değerlendirip kazanması için, sahip olması gereken hasletleri alimler önceden zikretmişlerdir. Bu hasletler şunlardır: Hızlı yazmak , hızlı okumak ve hızlı yürümek . Hızlı yürümesinin hikmeti şudur: Az bir zamanda pek çok hocayı dolaşabilir.
Sayfa 91 - Otto YayınlarıKitabı okudu
❝ Son Derece Önemli Bir Nasihat..
Abbas ibn Hasan (Allah ona rahmet etsin) şöyle demektedir: "Bilesin ki, senin fikrin her şeyi ihata edemez. Bu sebeple mühim olanları bir tarafa ayır. Ayrıca herkesle ilgilenemezsin, ilgi ve teveccühünü hakikat ehli insanlara tahsis et. Keza cömertliğin de herkese şamil olamaz. Onu da fazilet sahibi insanlara sakla. Gece ile gündüz devamlı gayret etsen bile, senin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmez. Bu sebeple yapacağın işler ile bırakman gereken işleri birbirinden iyi ayır. Düşünceni mühim olmayan ile meşgul ettiğin takdirde, mühim olanı hakir görmüş olursun. Batıl yolda sarf ettiğin malı hak yolda sarf etmek istediğinde çoktan elinden çıkarmış bulunursun. Ahlakı eksik kimselere ilgi ve alaka gösterdiğin zaman, zora düştüğünde faziletli kimselere teveccüh göstermememin sıkıntısını çekersin. İhtiyacın dışındaki şeylerle gece ve gündüzünü meşgul etmen durumunda ihtiyacın olanı bir köşeye itmiş olursun ."
Sayfa 90 - Otto YayınlarıKitabı okudu
Allah Teala rahmet etsin, Hafız Hatib-i Bağdâdi şöyle der: " İlim , ölçülmesi mümkün olmayan derya , tamamını elde etmenin imkan dahilinde olmadığı maden gibidir . Sen en mühim olanla ilgilen . Çünkü en mühim olan ile ilgilenmeyen en mühime de zarar vermiş olur ."
Sayfa 89 - Otto YayınlarıKitabı okudu
Üstat İbnu'l-Kayyım (Allah Teala kendisine rahmet etsin) el-Vabilu's-Sayyib mine'l-Kelimi't-Tayyib adlı eserinde şöyle der: "Zikrin faydalarından altmış birincisi: Zikir zakire öyle bir kuvvet verir ki insan daha önce yapılması düşünülemeyecek işleri zikirle başarır, yapar.
Sayfa 71 - Otto YayınlarıKitabı okudu
Resim