Müminlerden bazılarının cehenneme girmeleri kesinleştiği vakit, Allah Teâlâ onlar hakkında, peygamberlerin, sıddîkların hatta âlimlerin, salihlerin ve kendi katında kadri ve kıymeti olan herkesin şefaatini kabul eder. Bu kimse aileleri, akrabaları, dostları ve tanıdıkları için şefaat yetkisine sahip olacaklardır. O halde hiç olmazda kendin için onların şefaatine nail olabilme arzusuyla gayret et. Bunu elde edebilmek için de hiçbir insanı hakir görüp aşağılama! Çünkü Allah (c.c), dostlarını kulları arasında gizlemiştir; dikkat et, belki senin aşağılayıp küçük gördüğün kimse Allah’ın bir velîsi olabilir! Yine, hiçbir günahı küçük görüp küçümseme! Çünkü Allah, gazabını ve öfkesini günahlarda gizlemiştir ve senin hafife aldığın o günah azap görmene neden olabilir. Hiçbir ibadeti de hafife alma! Çünkü Allah’ın rızâsı ve hoşnutluğu ibadet ve taatlerde gizlidir, belki yüce Allah’ın rızası o hafife aldığın ibadette saklıdır! Bu taat, güzel bir çift söz, sadaka olarak verilen nir lokma ekmek veya güzel bir niyet dahi olabilir.
İsmail (aleyhisselam), babasının yükünü hafifletmek, duygularını rencide etmemek için onu hedefine götürecek en yakın ve emin yola irşad etti ve dedi ki, "Babacığım! beni bağla, bağlarken de sıkı bağla ki çırpınma imkanı kalmasın. Elbisemi de soy ki üzerine kan sıçramasın. Çırpınırsam belki ecrim azalır; annem kanımı görürse daha çok üzülür, ona baktıkça daha çok ağlar, onu gördükçe gözyaşlarına hakim olamaz; her seferinde üzüntüsü ve gözyaşları tazelenir. Bıçağını iyi bile ki; rahat kessin, benim için de kolay olsun. Şüphesiz ölüm çok şiddetlidir; gelişi derin acı verir. Anneme selam söyle. İstersen gömleğimi ona götür; üzüntüsünü yatıştırır, uğradığı acıyı hafifleştir, kendisine yavrusundan bir hatıra olur, arayıp da beni bulamadıkça,  ona bakıp da onda beni bulur, onu görür, ona sarılır,  onu koklar, onunla teselli olur." Artık göz yaşlarını tutamaz hale gelen İbrahim (aleyhisselam), oğluna sarılarak, "Yavrum! sen Allah'ın emrini yerine getirmede ne iyi bir yardımcısın" diyor; onu öpüyor, birlikte göz yaşı döküyorlardı. İmtihan büyüktü; imtihan edilenler de büyüktü. Daha sonra Hz. İbrahim, yavrusu İsmail'i (aleyhisselam) sıkıca bağlayarak yan tarafına yatırdı. Bıçağı kavradı. Ancak eli varmıyordu. Gözleri İsmail ile bıçak arasında gidip geliyordu. O, beşerdi ve bir babaydı. Hem de güzeller güzeli, hayır ve faziletle dolu bir çocuğun babasıydı... Emri kendisine veren, her şeyden büyüktü, O'nun rızası her şeyin üstünde idi...
Reklam
"Kalbini dinle, o sana asla haram şeyler fısıldamaz. Her yaptığını önce Allah'ın rızası için yap. Unutma ki O'nu bulunca her şeyi bulur, O'nu kaybedince her şeyden olursun."
Sayfa 101Kitabı okudu
Cihadın bir çeşidi de, kişinin kendi nefsine karşı yaptığı mücahededir. Nefis Allah'ın emirlerine uymaktan hoşlanmaz. Ona karşı baskın çıkmak için devamlı çetin ve istikrarlı olmak lazımdır. Dini öğrenmeyi, dinin emir ve yasaklarına uymayı, haram ve günahlardan sakınmayı, aşırı arzularına ve şeytanın vesveselerine karşı mücadele etmeyi nefse kabul ettirmek için ona karşı, sanki bir düşman gibi mücadele etmek gerekir. Allah-u Zülcelâl "Bizim uğrumuzda mücahede edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza ileteceğiz." (Ankebut; 69) ayet-i kerimesinde Allah rızası için yapılan her çalışma ve her türlü gayret sarfetmeyi övmekte, onlara bir yol açacağını ve yardım edeceğini vaad etmektedir.
225- Sen de ey salik! Hazreti İsmail gibi o vasıtanın ve onu vasıta kılan Allah’ın hükmü huzurunda baş eğ! Kahır ve celal kılıcı önünde sevine sevine can ver. Hazreti Mevlâna bu beyt ile Saffat suresindeki şu ayetlere işaret ediyor: Sure Saffat ayet 101–105 “Biz de ona çok uysal bir oğul müjdesini verdik. Artık o(oğul İbrahim’in) yanında
Mescid-i Haram kana boyanırken, bir taraftan Müslümanların paraları sömürücülerin bankalarında gasbedilip, diğer taraftan Allah yolunda şehit olanların çocukları açlıkla pençeleşirken, şehitlerin kanı pahasına yurt edinilen toprakların bir tarafında birtakım insanlar musluklardan su yerine şarap akıtarak keyif sürüp, diğer taraftan birtakım çaresizler susuzluktan kıvranırken, gafletle tüketilen ömrün, Allah rızası için harcanmayan servetin, bu yolda kullanılmayan bilginin mutlaka bir sorgusu olacaktır...
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.