Derviş
Șimdi gül deyince insanın aklına tuhaf şeyler geliyor. Ben mahallede iki tur dolanıp mezarlık duvarından aşınca gül mü kopardım Ayșe'ye vermek için? Değil. Ayşeler çoktur da onlara çiçekçiler de çoktur, benim işim olmaz. Hayatta bi kere çiçek taşımışlığım var, onu da poșete koydum da yürüdüm. Lisede hem de rezillik. Okulun müdürüne
Tam olarak ama tam olarak böyle hissediyordum biliyor musunuz... Ne kadar çok acı çektiğimi, her gece ne kadar çok dua ettiğimi, bir gece Allah'a "Allah'ım artık bana yardım etmek zorundasın!" dediğimi, bunu diyecek noktaya geldiğimi, her sabah karın ağrılarıyla uyandığımı, her akşam mide bulantılarıyla uyuduğumu, ağlaya ağlaya gözyaşı kanallarımı kurutup gözyaşı damlası kullanmak zorunda kaldığımı, kendimi her geçen gün onun yokluğuna alışmak için telkin ettiğimi, kendimi onsuz da iyi olabileceğimize inandırmak için verdiğim savaşları ve her saniye içimde hissettiğim sancıları bir ben biliyordum çünkü. Eminim o da bu acıları yaşamıştır, eminim o da sancılı aylar geçirmiştir ama tüm bu olanlardan sonra her şey bir daha nasıl başlar ve nasıl toparlar buna dair içimde duyduğum büyük bir korku var. Sanki içimde küçük bir cocuk var, bir kere dokunup elini yakan sobaya bir daha dokunmuş ve bir daha eli yanmış, sonra bir daha dokunmuş bu sefer daha çok yanmış ve şimdi birileri gelmiş o çocuğa diyor ki "Soba şu an yanmyor, hadi bir daha dokun, elin yanmayacak." Ve o çocuk korkuyor... Ve inanın bana ben o çocuğu cesur olmaya nasıl ikna edeceğimi bilmiyorum.
Sayfa 241Kitabı okudu
Reklam
Sen de bilirsin ki, Allah cennette, çocuk yaşta ölenleri büyük yaşta ölen salih kullarının altında bir makama yerleştirecek. Buna karşılık alt makamdaki çocuklar, Allahımız, sen insanlar için en elverişli olanı onlardan esirgemezsin. Bizim için en elverişli olan, bizi de üstteki salihlerin makamına çıkarmandır diyecek olsalar, Mu'tezile'nin bakış açısına göre Allah onlara şöyle der: Sizi nasıl onların makamına çıkarayım, onlar yetişkinlik çağına varıp didinip durdular ve sorumluluklarını yerine getirdiler. Oysa siz bunların hiçbirini yaşamadan çocuk yaşta öldünüz. Bunun üzerine çocuklar der ki, Allah'ım, çocuk yaşta canımızı alarak dünyada daha fazla kalıp ahiretteki üst makamlara çıkma imkânından bizi mahrum bırakan sensin. Bizim için en elverişli olan, çocuk yaşta canımızı almamandı. Neden aldın? Mu'tezile'nin bakış açısına göre, bu defa Allah onlara şöyle cevap verir: Ben, daha fazla dünyada kalacak olsanız sizin kâfir olup cehennemi hak edeceğinizi biliyordum. Sizin için en elverişli olan, çocuk yaşta ölmekti. Bunun üzerine cehennemdeki kâfirler feryatlar içinde seslenmeye başlar: Allahımız, dünyada daha fazla kalmamız halinde bizim de kâfir olacağımızı bilmiyor muydun? Bizim de çocuk yaşta canımızı alsaydın ya. Biz cennette çocuklara ayrılan makamın onda birine razıyız. Mu'tezile'nin buna Allah adına verebileceği hiçbir cevap kalmadığından, Allah'a karşı kâfirlerin eline güçlü bir koz geçmektedir. Allah zalimlerin sözlerinden pek yücedir!
Sayfa 107Kitabı okudu
Ceyhun Yılmaz
Biri var kalbimde ki her gece ona yazıyorum ve o uyuyor. Kalbimin onun için bu kadar sabırsız olduğunu öğrenmesini istemiyorum. Bir kağıt, bir kalem yeniden bu deli gönülün yoldaşı olmuş Gözyaşıyla ıslanmış bir mektup ve bir daha kimse okumadı. Bir gün burada odamın içinde bir anda gidiyorum dedi. Bir şey demedim çünkü üzülmesini istemedim. Kapıyı kapatırken ağlıyordum öleceğimi biliyordum. O benim sevgilimdi, onu durduramadım. Bir gün onu görememekten ve yalnız ölmekten korkuyorum. Allah'ım yardım et. Burada zorlandığımı öğrenmesini istemiyorum Duvardaki saatin sesi odanın sessizliğini bozuyor. Yine de onun gelmeyeceğine inanmak istemiyorum Bir gün burada odamın içinde bir anda gidiyorum dedi. Bir şey demedim çünkü üzülmesini istemedim Kapıyı kapatırken ağlıyordum, öleceğimi biliyordum.
Kudüs sokaklarında yürüdüm... Allah'ım bu benim için ne güzel bir ikramdı. İçinde bulunduğun zaman diliminde anlaşılmazdı bazı şeyler. Bazı duygular yaşanırken dile gelmezdi. Yıllar sonra bir yumru gibi gelip otururdu insanın boğazına, takılıp kalırdı yüreğine... Bu da öyle olacaktı ve buradan dönüşümde aklıma gelip yüreğimi daha çok yakacaktı biliyordum. Kendimi biliyordum ben, yüreğimi biliyordum. Kudüs'ü biliyordum... İkisi bir araya gelip başıma ne işler açacak biliyordum...
Sema korkuyla inledi telefonda: - Aman Allah'ım, öldürdün mü yoksa Zeliha? - Yok abla, öldürmek diye bir ceza mı olur? Aynısını başkasına yapmasın diye bıçakladım orasından. Sema çığlık atmamak için zor tuttu kendini. - İnanmıyorum Zeliha, sonra ne oldu? - Beni şikayet etmeyeceğini biliyordum, öyle de oldu. İşte ben biraz da böyle hafiflettim bu travmayı abla...
Sayfa 210Kitabı okudu
Reklam
Çünkü O'nunla konuşmayı seviyordum. O'na bir şeyi anlatabilmek için özenli cümlelerle çabalamam gerekmiyordu, bazen dakikalarca konuşarak bazen de yalnızca susarak konuşuyordum onunla. Bazen hararetle, "Allah'ım!" diye başlıyordum cümleye, sonra içimden susmak geliyordu ve biliyordum, sussam da biliyordu. Beni tanıyordu, beni benden iyi biliyordu.
Sayfa 278Kitabı okudu
Etkileyici Bir Hidayet Öyküsü
Dindar olmayan bir baba ile Ortodoks olan bir annenin çocuğu olarak Ukrayna'da dünyaya gelmişim. Komünizmin bütün dinî yasaklamalarına rağmen bir köy kilisesinde gizlice vaftiz edildim. Evimde, "tek tanrı” inancıyla büyütüldüm. Dinî bayramları seviyordum ve İsa'nın dünyaya dönüşünün sevinci olan Paskalya öncesi kırk günlük orucu
Sayfa 117 - Arina
nefes
Yanımda Alexandergille tek göz odalık evine daldığımda dalgın dalgın burnunu karıştırıyordu.Ümit Necati. Kapısını yaz kış kilitlemez, hava sıcaksa örtmezdi bile. Şöyle bir baktı. Benim ben olduğum da belliydi turistlerin turist olduğu da. Hayrola? derken az önce burnunu karıştırdığı eliyle uzanıp "Hoşgeldiniz." dedi Hollandalılara. Ben
Sayfa 49 - April Yayınları 1.baskı
Bana da kimse getirmiyor. Allah'ım bu yüzden olduğunu biliyordum.
...Benim öğretmenim Doba Cecília Paim'e kimseler çiçek getirmiyordu. Herhalde çirkin olduğu içindi.
Sayfa 71 - Can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
HAYATIN DÜŞLERE BORCU VARDIR
Söyle ulan ne b.. k yedin sen diye gırtlağıma çöktü. Sadece bildiri dağıttğımı söyledim. Akşamleyin hakkımdaki "sürgün" kararını açıkladı babam. Bu bildiriyi dağıttığım unutuluncaya kadar Diyarbakır'a bir saat uzaklıkta dedemin kaldığı köye gönderecekti beni. Ne kadar diretsem nafileydi. Sonraki gün Diyarbakır'ın Ergani ilçesinden
Sayfa 68 - Nemesis Kitap 1.baskı
Bazen hararetle, "Allah'ım!" diye başlıyordum cümleye, sonra içinden susmak geliyordu ve biliyordum, sussam da biliyordu. Beni tanıyordu, beni benden iyi biliyordu.
...biliyordum ki alan da veren de Allah. Verdiğinde "Allah'ım niye bana verdin?" dedim mi ki aldığında "Benden her şeyi niye aldın?" diyebileyim?
Sayfa 142Kitabı okudu
Bazen hararetle, "Allah'ım!" diye başlıyordum cümleye, sonra içimden susmak geliyordu ve biliyordum, sussam da biliyordu.
Mekke'nin kızgın güneşinin altında, onlara itaat etmediği için işkence edecekleri vakitte Hz. Bilal'in dua ve hisleri.. " Ey Allah'ım! Seni seçen insan değil, Sensin insanı seçen. Senin dilemen olmasa, kimse inanamaz. Gün ağarırken Allah'ın izniyle Allah'a kendimi teslim ettim. İşte benim İslâm'ım! Âniden öylesi bir şirinlik içime aktı ki iplerimle bile hoşnut kaldım. Ruhum şakıdı. Biliyordum ki yegâne rahatım, Bir Allah'ın yakınında olmak olacaktı. Bunu zihnimden daha derin bir hakikatle insanın derinliklerinde, yani kalpte bildim. Duaya başladım ve ruhum dinlendi. Allaha hamda başladım ve ve zihnim huzurla doldu. O'nun rahmetine baktım ve korkum benden ayrılıp gitti. Sonra güneş yükseldi Allah'ın eliyle. Benim için geldiklerinde onlara teşekkür ettim. Nereden bilebilirlerdi? Uygun seyir onların acıması için dua etmek olurdu. Benim deli olduğumu düşündüler. Beni yaratan Allah'ta sükun bulduğumu nereden bilebilirlerdi -bana yapmadiklarinin yapılıp yapılmaması Allah'ın dilemesiyle değil miydi? Kaldırdı elleri beni. Nasıl bilebilirlerdi, Allahın beni onların ellerinin korkusunun ötesine kaldırdığını?
Sayfa 26
Resim