Allah Resûlü nasıl vedalaşırdı?
Kazea anlatıyor: Bana, İbn Ömer (r.anh) şöyle demişti: "Gel de seninle Allah Resûlü'nün vedalaştığı gibi vedalaşalım: Dinini, yol güvenliğini ve en son işleyeceğin amelleri Allah'ın himayesine ve inayetine havale ediyorum."
Sayfa 354Kitabı okudu
Mescide girerken:
Abdullah b. Amr b. el-Âs (r.anh) anlatıyor: Nebiler Nebisi, mescide girerken şu duayı okurdu: "Allah'ın rahmetinden uzaklaştırılmış ve kovulmuş olan şeytanın şerrinden Allah'ın ezelî gücüne ve himayesine sığınıyorum." Allah Resûlü bu duayı yapınca, şeytan şöyle derdi: "Diğer günlerde de benim şerrimden korunmuş oldu."
Sayfa 353Kitabı okudu
Reklam
Ramazan ayı, kötü alışkanlıklara son verme, iyiden, güzelden yana yeni sayfalar açma fırsatıdır. İşte bu bilinç içerisinde dolu dolu yaşanan Ramazan, sonrasında gelen ayların hatta bütün bir yılın verimli geçirilmesini sağlayacaktır. Allah Resûlü'nün, “Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde, beş vakit namaz ile cuma bir sonraki cumaya kadar ve Ramazan diğer Ramazan'a kadar, aralarında işlenen günahların bağışlanmasına vesiledir."27 hadisi, sadece geçmişte işlenmiş günahların kefareti olarak değil, aynı zamanda Ramazan'ın verdiği bilinç ile bir sonraki Ramazan'a kadar açılmış olan beyaz sayfayı temiz tutma gayreti olarak anlaşılmalıdır.
Babam anam sana feda olsun Ey Allah'ın Resûlü. Nuh (a.s) kendi kavmi aleyhine "Rabbim, yeryüzünde kâfirlerden bir tek kimse bırakma." diye dua etmişti. Eğer sen de öyle bir duada bulunmuş olsaydın kökümüz kurur, hepimiz helak olurduk. Düşmanların sırtına bastılar, yüzünü yaralayıp kanattılar, ön dişlerini kırdılar da yine sen "Ya Rab, kavmime doğru yol göster, bilmiyorlar." diye hayır dua ile mukabelede bulundun.
Allah Resûlü, bir gün Muaz b. Cebel'in elinden tuttu ve: "Bak Muaz, seni severim." dedi. Muaz: "Anam babam sana feda ya Resûlallah; vallahi ben de seni seviyorum." dedi. Allah Resûlü şöyle buyurdu: "Muaz! Her namazın akabinde şu duayı sakın terk etme: Allah'ım, sana şükretmem, seni zikretmem ve sana kullukta bulunmam için bana yardım eyle; inayetini eksiltme üzerimden."
Sayfa 350Kitabı okudu
Habbab b. Eret (r.anh), Resûlü Ekrem'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Allah'ım, şu iki adamdan hangisi sana daha sevimli ise, onunla İslâm'ı güçlendir: Ömer b. Hattab ve Ebû Cehil b. Hişâm."
Sayfa 345Kitabı okudu
Reklam
Ümmeti için ağlayan Peygamber (sav)
Abdullah b. Amr anlatıyor: Resûlü Ekrem Efendimiz, Hz.ibrahim'in: "Ya Rab! Onlar, insanların pek çoğunu yoldan çıkardı" (İbrâhim , 14/ 36) Sözünü ve Hz. İsa'nın "Eğer onlara azap edersen onlar senin kullarındır..' (Maide, 5/18) şeklindeki niyazını okudu ve ellerini kaldırarak: "Allah'ım ümmetimi isterim. Allah'ım ümmetimi isterim. Allah'ım ümmetimi isterim!" diye dua etti ve ağladı. Bunun üzerine Cenab-ı Allah: "Ya Cibril! Muhammed'e git, niçin ağladığını sor." Cibril-i Emin geldi ve Efendimizin niçin ağladığını sordu. Allah Resûlü sebebini söyleyince, Allah-ı Zülcelal Hazretleri Cibril'e şöyle dedi: "Muhammed'e git. Ümmetin hakkında seni hoşnut edecek ve seni bu konuda zorda bırakmayacağız, de!"
Sayfa 345Kitabı okudu
En cimri insan:
Ebû Zer anlatır: Bir gün, evden çıkarak Allah Resûlü'nün bulunduğu cemaatin yanına geldim. "Size en cimri insanın kim olduğunu haber vereyim mi?" buyurdu. "Söyleyin ey Allah'ın Resûlü!" dediler. "En cimri insan, yanında ismim anıldığı hâlde bana salât u selam getirmeyendir." buyurdu Allah Resûlü.
Sayfa 337Kitabı okudu
... ama sen 'Bismillah' dersen..
Ebul'-Melîh b. Üsame (r.anh) babasından naklen anlatır. Resûlü Ekrem'in (sav) arkasında deveyle gidiyorken, deve aniden sürçtü. O anda: "Kör olası şeytan!" deyiverdin, Allah Resûlü buyurdu ki: "Kör olası şeytan deme! Çünkü, o vakit şeytan kibirlenir, şişer ve bir ev kadar büyür ve benim kuvvetimle oldu!' der. Ama sen 'Bismillah' dersen, o kendisini sinekten daha küçük görecek kadar hakir görür."
Sayfa 336Kitabı okudu
"Size söyleyeceklerimi bana Cibril öğretti":
Hz. Ali anlatır: Allah Resûlü, kızı Fâtıma'yı benimle nikâhlanırken ona çeyiz olarak bir kadife kumaş, içi hurma lifi ile doldurulmuş bir yastık, bir el değirmeni, bir su kabı ve iki de çömlek kabı vermişti. Bir gün Fâtıma'ya dedim ki: "Kuyudan su çektim göğsüm ağrıdı. Allah, babana birçok esir ihsan etti. Gidip de bizim için bir
Sayfa 334Kitabı okudu
Reklam
Peygamberimizin, Fakir Sahabilerine Öğrettiği Zikir
Ebû Hureyre anlatıyor: Ekonomik durumu zayıf olan Muhacirler, Allah Resûlü'ne gelerek: "Zenginler bütün sevapları alıp götürüyorlar ve cennetteki yüksek makamları kazanıyorlar." dediler. Allah Resûlü, "Ne demek oluyor bu?" diye sordu. Muhacirler: "Onlar da bizim gibi namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar. Ama zekât ve sadakaya gelince, biz onlar gibi veremiyoruz. Köle azat ediyor ve onları hürriyete kavuşturuyorlar, biz bunu da yapamıyoruz!" dediler. Resûlü Ekrem onlara: "Sizi sevap cihetiyle o zenginlere ulaştıracak bir şey öğreteyim mi? Şayet bunu yaparsanız, sizin gibi olup da bunu yapmayanları da geçmiş olacaksınız. Ancak sizin yaptığınızı yapanlar sizinle boy ölçüşebilir!" buyurunca, "Öğret yâ Resûlallah!" dediler. İnsanlığın iftihar Tablosu şöyle buyurdu: "Her namazın sonunda 33 defa Sübhânallah, 33 defa Elhamdülillah ve 33 defa Allahu Ekber deyiniz." Daha sonra Muhacirler, Resûlü Ekrem'e tekrar gelerek: "Bunu zengin kardeşlerimiz de duydular, onlar da aynı şekilde söylüyorlar." dediler. Allah Resûlü, "Zenginlik Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir." buyurdu.
Sayfa 333Kitabı okudu
Meleklerin, sevabını kaydetmekten âciz kaldıkları zikir:
Hz. Enes anlatır: Bir gün, Peygamberimiz ile bir halkada otururken adamın biri geldi. Peygamber (sav) ile oradakilere: "Esselâmü aleyküm ve rahmetullah" diyerek selam verdi. Allah Resûlü: "Ve aleykümüsselâm ve rahmetullahi ve berekâtühu" sözleriyle onun selamını aldı. Adam oturunca: "Elhamdülillah! Hamden kesîren tayyiben mübâreken fihi kema yuhibbü Rabbüna en yuhmede ve yenbağî lehu (Rabbimize şayeste bir şekilde ve onun razı olacağı tarzda, en çok, en güzel ve mübarek hamdler, Allah'a mahsustur)." dedi. Resûlullah: "Nasıl dedin?" buyurdu. Adam sözlerini tekrarladı. Bunun üzerine, Peygamber Efendimiz (sav) buyurdu: "Allah'a yemin ederim ki bunları yazmak için on melek koştu, nasıl yazacaklarını bilemedikleri için, izzet ve azamet sahibi Allah'ın huzuruna çıkardılar. Cenâb-ı Allah da, 'Onları kulumun söylediği gibi yazın!' buyurdu."
Sayfa 332Kitabı okudu
Cennetin fidanı:
Ebû Eyyüb el-Ensâri (r.anh) anlatıyor: Miraç Gecesi Allah Resûlü, Hz. İbrâhim'in yanına uğradı. İbrâhim (aleyhisselâm), Cebrail'e yanındakinin kim olduğunu sordu. O da: "Muhammed'dir (sav)." dedi. Hz. ibrahim şöyle dedi: "Yâ Muhammed! Ümmetine emret, cennete çok fazla fidan diksin. Çünkü cennetin toprağı verimli ve yeri de geniştir." Allah Resûlü, cennet fidanının ne olduğunu sorduğunda da şu cevabı verdi Hz.Íbrahim: "Lâ havle ve lâ kuvvete illa billahtır."
Sayfa 331Kitabı okudu
Bir gün Fahr-i Âlem Efendimiz Mescid-i Nebevi'de iki topluluk gördü. Bunlardan biri dua ediyor, öteki ise ilim öğreniyor ve öğretiyordu. Allah'ın Resûlü her iki topluluğu da takdir etti: fakat ilim öğrenen ve öğreten insanların daha üstün olduğunu söyledi. Ardından da: "Ben de öğretmen olarak gönderildim" buyurdu.²
Sayfa 4 - ² İbni Mâce, Mukaddime 17, nr. 229; Dârimî, Mukaddime 32, nr. 361Kitabı okuyor
Allah'ın Resûlü buyurdular:
"- Cennet üç kimseye hasret çeker. Ali, Ammâr ve Selman..."
Büyük Doğu Yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.