Şu cevaba bak ! Allahına kurban bee
Ünlü filozof Diogenes, dar bir sokaktan geçerken zen­gin olduğu her hâlinden belli olan biri ile karşılaşır. Sokak­tan geçebilmeleri için ikisinden birinin kenara çekilip yol vermesi gerekirken zengin olduğu kadar kibirli de görü­nen adam “Ben bir serserinin önünden çekilmem” der. Diogenes bu sözlere umursamaz bir tavırla şöyle ce­vap verir: “Fakat ben çekilirim”.
"Allahım, nasıl yakıştı!" diye haykırdı. "Nasıl yakıştı, Allahına kurban olduğum! Buyur, bak: bu yelek bu bıyığın yeleği, bu şalvar da bu bıyığın şalvarı. Daha önce nasıl düşünmedik!"
Sayfa 57
Reklam
Allahına kurban be yazar. Mükemmel bir açıklama
Nitekim Mezopotamya tarihi, iktidarı ele geçiren,birbirini alt eden, birbirinin yerine geçen ve tekrar geri çekilmek zorunda kalan halkların ve kabilelerin geçit töreni gibidir : Sümerler, Akkadlar, Amurrular, Kassitler,Assurlular,hurriler,Aramiler, Persler, Yunanlar,Partlar ve sasanilər. Bunlar, Mezopotamya tarihi ve kültürüne tarih öncesi dönemden İslamiyet'in zaferine kadar damgasını vuran halklarin sadece en önemlileridir.
Sayfa 11
Anlat gözüm, anlat ciğerim, anlat allahına kurban
Ben bu ilme (umran ilmine) uzun araştırmalar ve derin düşünceler sonunda ulaştım. Mantığın bir dalı olan ve belli bir görüșü halka, kelimelerin yardımıyla, kabul ettirmeye veya reddettirmeye çalışan retorikle (hitabet/ güzel söz söyleme sanatıyla) umran ilminin hiçbir alâkası yoktur. Siyaset ilmiyle (idarî bilimle) de ilişkisi yoktur. Çünkü siyaset, halka neslini korumasına ve devam ettirmesine elverişli bir davranıș telkin etmek suretiyle, bir aileyi veya bir șehri ahlâk ve hikmetin gereklerine uygun olarak yönetme sanatıdı. Şu hâlde, bazı benzerliklere rağmen, burada söz konusu olan ilim (umran ilmi), bu iki disiplinden (retorik ve siyasetten) tamamen farklı bir şeydir. Bir bakıma yeni, bütünüyle (tarafımdan ortaya konulmuş) orijinal bir ilimdir bu.
Ouufff malatyanın kayısısıdır allahına kurban
İnsanlara duyduğum büyük sevgimden ötürü bilimin karanlık sarnıçlarına girdim, insanlığın susuzluğunu gidermek için bitap düşene kadar çalışıp durdum ama önümdeki Danaidlerin çanağı! Haliyle dolduramadım, sadece kendimi unuttum.
Şair Hayali diyor ki: Ne zillet vermeye rağip ne devlet hâhımız vardır. Ko gayri gayra yâr olsun, bizim Allahımız vardır. Bir medeniyetin özetidir bu. Birini indirmek gibi bir derdim yok, yükselmek gibi de arzum iştahım da yok. Aşağısı yukarısı farketmez, bırak başkaları başkalarına yar olsunlar, bizim Allahımız var diyor. Allahına kurban!.
Reklam
Şair Hayali diyor ki :
Ne zillet vermeye rağıp ne devlet hâhımız vardır. Ko gayri gayra yâr olsun, bizim Allahımız vardır. Bir medeniyetin özetidir bu. Birini indirmek gibi bir derdim yok, yükselmek gibi de arzum iştahım da yok. Aşağısı yukarısı farketmez, bırak başkaları başkalarına yar olsunlar, bizim Allahımız var diyor. Allahına kurban!.
ya senin allahına kurban be adam
Erzurum'da iki manga İngiliz askerinin başında bulunan Albay Rawlinson 9 Temmuz'da Mustafa Kemal'i evinde ziyaret ederek, Kongrenin açılmaması gerektiğini bildirmişti. Mustafa Kemal'in yanıtı sertti: "( ... ) Kongre mutlaka toplanacak ve gününde açılacaktır. Millet buna karar vermiştir. Açılmamasını tavsiye eden mü­talaanıza hakim olan sebepleri bile sormayı lüzumlu gör­müyorum. ( ... )" Albay Rawlinson, hükümetinin bu kongrenin toplanmasına izin vermeyeceğini söylemesi üzerine Mustafa Kemal, "Ne hükü­metinizden ne de sizden müsaade istemedik ki, böyle bir müsaa­denin verilip verilmeyeceği bahis mevzu olsun" demişti. Albayın, bu durumda kuvvet kullanarak toplantıya dağıtmak zorunda kala­caklarını bildirmesi üzerine de, "O halde biz de mecburi ve zaruri olarak kuvvete kuvvetle karşı koyar ve herhalde milletin kararını yerine getiririz. ( ... )" karşılığını vermişti. Kuşkusuz Rawlinson bu durumu derhal istanbul'daki İngiliz Yüksek Komiserliği'ne rapor etmişti.
Sayfa 33 - kaynak yayınları
"Ne kadar çok şarap bırakırsan o kadar çok restoran çalışanı tadına bakabilir. Bu yüzden, kaliteli şarap ısmarlayıp tamamını içmemek, israf olmaz." Myu allahına kurban Myu!
Sayfa 55 - MyuKitabı okudu
Burası allahına kurban olduğum yer.
Duyguların merkeze yerleştirilmesi sâdece bireyin conatus’u için değil, bu, toplumun, devletin, dünyanın ve tüm evrenin conatus’unun doğru anlaşılması; verili ahlâkın, inançların, politik tercihlerin, siyasî yönelimlerin vs. yeniden ve doğru biçimde anlamlandırılması ve üretilmesi için gerekti. İyi ve kötünün, doğru ve yanlışın, erdem ve erdemsizliğin, sevinç ve kederin yeniden tanımlanması gerekti. İnsano en baştan beri evrensel doğanın işleyişinden ayrı tutan, onı fetişleştiren, “imparatorluk içinde özerk imparatorluk” sayan; ahlâkın, dinî inançların ve toplumsal değer yargılarının baskısı altında duygularıma ve kendine, kendi bilincine yabancılaştıran kadim öğretilere savaş açmak gerekti. Örneğin iyi ve kötünün ahlâki ve kesin bir tanımının olmadığını, bunların belli bir mutluluk ve keder biçimi olduğunu; kişinin conatus’unu artıran şeyin “iyi”, eksilten şeyin de “kötü” olduğunu söyledi. Sâdece bu yaklaşım dahi, insanı geçmişinin yükünden, suçluluk duygusundan sağaltan bir işlev olaral çok önemli bir değişimin işâreti olmuştur. Bu yönüyle bakıldığında duyguların etik nosyonlara değil, etik nosyonların duygulara dayalı olması gerektiği ortaya çıktı. Bu anlamda düşünür, beden ve ruh düalizmini de sona erdirerek bedenin tek belirleyen olduğunu öne sürdü ve yüzyılların düalist yaklaşımını sona erdirdi.
Reklam
Ne zillet vermeye rağıp ne devlet hâhımız vardır. Ko gayri gayra yâr olsun, bizim Allahımız vardır. Birini indirmek gibi bir derdim yok, yükselmek gibi de arzum iştahım yok.Aşağısı yukarısı farketmez, bırak başkaları başkalarına yâr olsunlar, bizim Allahımız var diyor. Allahına kurban!
Allahına kurban!
Aşağısı yukarısı farketmez, bırak başkaları başkalarına yar olsunlar, bizim Allahımız var diyor.
Şair Hayali diyor ki :
Ne zillet vermeye rağıp ne devlet hâhımız vardır. Ko gayri gayra yâr olsun, bizim Allahımız vardır. Birini indirmek gibi bir derdim yok, yükselmek gibi de arzum iştahım da yok. Aşağısı yukarısı farketmez, bırak başkaları başkalarına yar olsunlar, bizim Allahımız var diyor. Allahına kurban!.
Sayfa 24
Ne zillet vermeye rağıp ne devlet hâhımız vardır. Ko gayri gayra yâr olsun, bizim Allahımız vardır. Birini indirmek gibi bir derdim yok, yükselmek gibi de arzum iştahım da yok. Aşağısı yukarısı farketmez, bırak başkaları başkalarına yar olsunlar, bizim Allahımız var diyor. Allahına kurban!.
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.