Son Söz
Ve zaman döne döne
Gelmişti başlangıç noktasına
İlk yaratılış düğümüne
Mahlukatın var olduğu
Yüzüsuyu hürmetine
Canım sağ oldukça rahmetli babam
Susarsam, hakkını helâl etmesin!
Ak sütün emziren ihtiyar anam,
Susarsam, hakkını helâl etmesin!Yerindedir daha aklım, iradem
Ve işte yeminim, işte ifadem!
İlk insan, ilk nebi Hazreti Âdem,
Susarsam, hakkını helâl etmesin!Meylim ne şöhrete, ne saltanata;
Hak için sarıldım ben bu sanata;
Kür-Şad, Bilge
Ölmeden bir gün önce...
O gün uzunca bir zamanın ardından Melik yanıma gelecekti. Öncesinde askerde olduğu için yüz yüze görüşememiştik. Birkaç gün öncesinden haberleştik ve nihayet kavuşma anı gerçekleşiyordu. Okulun giriş kapısında bekliyordum onu. Birden o alıştığım gülümsemesiyle koşarak yanıma geldi ve o meşhur güreşci sarılmasıyla sarıldı kemiklerimi kırarcasına.
Güven kalmadı...
Camiiye girerken ayakkabıyı nereye koyacağımızı şaşırmaktan tutun da yanımızdan geçenden şüphelenir olduk. Eskiden kapılara kilit vurulmazdı. Şimdi güvenlik kameraları bile işe yaramıyor. Sahi ne zaman bu kadar yabancılaştık birbirimize? Ne zaman yalancılaştık? Allah'tan korkmadık peki kuldan da mı utanmadık? Biz hırsız değiliz! Peki kim çaldı bizden bu güveni?! Biz değil miyiz yalanlarla birbirini kandıran?! Bi'de renk koyduk utanmadan. Pembesi, beyazı, moru, mavisi... Çok matah bir şeymiş gibi.
Türk devletsiz yasamaz
Canım sağ oldukça rahmetli babam
Susarsam, hakkını helâl etmesin!
Ak sütün emziren ihtiyar anam,
Susarsam, hakkını helâl etmesin!
Yerindedir daha aklım, iradem
Ve işte yeminim, işte ifadem!
İlk insan, ilk nebi Hazreti Âdem,
MİHRİBAN
Sarı saçlarını deli gönlüme
Bağlamışlar çözülmüyor Mihriban
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban
Yar deyince kalem elden düşüyor