Her kadın bir hacerdir umuduyla yolumuza devam etmeliyiz. Allah her zaman yolumuza iyi insanlar iyi kullar çıkarsın. Allah tan ümit umut kesilmez. Allahın her zaman bir bildiği vardır.
Hastalıklı bir hal olduğunun farkındaydım bunun. Bindiğim otobüsün şoförüne ve yolcularına, apartmandaki kapıcıya, alışverişe gittiğim bakkala, eve su getiren adama, işyerindeki çaycıya, berbere söylemek istedim:
Biliyor musunuz, ben ölüyorum? Artık umut yok yaşamından. Sanırım kısa bir zaman sonra öleceğim. Ölmek üzereyim ben. Amansız bir hastalığım var. Ölüyorum!
Olayın ümitsizliğini öğrendiğim ilk günden beri bunu yapmak istiyordum. Daha hastanenin önünden itibaren başkalarının hastalığımdan bir şekilde haberi olsun istedim.
Herkese anlatayım, herkes bana acısın, herkes duyunca kaskatı kesilsin, herkesin dudağı titresin, herkesin gözyaşlarını saklamak için tedirgince arkasını dönsün, herkes boynuma sarılsın, herkes omuzlarımı tutsun, herkes sussun, herkes "Allah'tan umut kesilmez" desin, herkes telaş etsin, herkes üzüntüden kahrolsun. "Ah ne genç adammış" desinler. "Yazık bu yaşta.." desinler. "Aman Allah düşmanımın başına vermesin!" desinler.
...
Bunca isteğime rağmen beş ay boyunca kimseye bir şey söylemedim. İlk söylediklerim de sahiden yabancı insanlar oldu. Yani ailemden ya da yakın çevremden olmayan insanlar.
İşte tam bu noktada yazma fikri cazip gelmeye başladı. Yazayım istedim. Kalemin gezindiği her yerde inceden inceye çizilen karanlığına hapsedeyim, sayfaların her söze tahammül eden şefkatli beyazlığına bırakayım acılarımı.