Ne zaman vaktiyle buluştuğumuz sokaktan geçsem içim acıyor. Hakikaten iç acısının ne olduğunu sen bilir misin ?
Yani hakiki iç acısını.
Böyle birden gönlün bulanıyor, o acının başlayacağını anlıyorsun, sonra aniden bir iğne sokulmuş gibi yüreğine göz göz bir şeyler oluyor sanki. Bir acıyı tarif etmek için başka bir acıyı anlatmak ne kadar manasız değil mi? Ama öyle işte. Başka türlü anlatamam. Renk olsa kıpkırmızı olurdu acım. Bayrak kırmızısı gibi.
Öyle bir yanıyor ki bazen içim, bu dünyayı bırakıp gidesim geliyor.
Anlamıyorsun değil mi?
Anlamıyorsun biliyorum...