Köy sokaklarına ve bazı âdetlerine sıhhî demek, alay etmekten başka bir şey olmazdı ve bu durumlar Kur'an'daki temizlik kurallarının tamamen yanlış anlaşılmasının birer kanıtıydı. Sanırım, bu bağlamda biraz "WC"den, Türk helasından söz etmenin yeridir. Ama okur sağlam durmaya hazır olsun ve "kalbini üç kat demir zırhla korusun" ve benimle beraber zihninde "o hücreye, bütün evde sessiz sakin o yere" geçsin!
Gazze'de yaşanan haysiyet savaşına kayıtsız kalmayıp idarecilerine isyan eden İngiliz, Fransız, İspanyol, Alman gibi dünyanın bütün toplumlarıyla bundan böyle daha farklı şekillerde tanışmak, yakınlaşmak ve birlik bağı kurmak gerekir. Artık politikacılar toplumların kim oldukları yönündeki algıyı belirleyen bir esas değildir. Gazze sâyesinde politikacı barikatı kırılmış, toplumlar birbirlerine engelsiz yakınlaşma fırsatı bulmuştur. Bu, İhtilal-i Kebîrden daha mühim ve daha küresel bir başlangıç olabilecektir.
Mehmet Aktaş
Nüfus 13 milyondu, 11 milyonu köyde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 37 bininde okul yoktu. 30 bin köyde cami yoktu.
Traktör sayısı sıfırdı, biçerdöver sayısı sıfırdı.
Ayçiçeği üretimi yoktu, şeker üretimi yoktu.
Ekmeklik un ithaldi, pirinç ithaldi. Bütün memlekette
sadece beş bin hektar alan
"Totaliter devlet", sadece görünüşte bir devlettir; hareket de artık kendini halkın gereksinimleriyle gerçek anlamda bir görmez. Hareket bundan böyle devletin ve halkın üstündedir, her ikisini de ideolojisine kurban etmeye hazırdır: "Hareket... Halk olduğu kadar Devlettir ve ne mevcut devlet... ne de bugünkü Alman halkı, Hareket olmadan anlaşılabilir."
Alman kamplarında kıyım neredeyse eksiksiz olarak uygulanıyordu. Kıyım, yüz binlercesi gaz odalarında öldü rülen çocuklar karşısında bile durmuyordu, bu ise insanlık tarihinin tüm vahşilikleri arasında benzeri olmayan bir şeydi.
Hitler Almanyası'nda özel bir tutum yaygındı: Bilen konuşmuyor, bilmeyen sormuyor ve soru sorana yanıt verilmiyordu. Bu yolla, tipik Alman vatandaşı, bilgisizliği ele geçirip, savunuyordu; bilgisizliği ona Nazizme olan bağlılığının yeterli bir haklı çıkarılması olarak görünüyordu: Ağzını, gözlerini ve kulaklarını kapatarak, kapısının önünde olanları bilmediği, dolayısıyla suç ortağı olmadığı yanılsamasını kuruyordu kendine.
Bu toplumda kuşkusuz aileyi oluşturan en önemli unsur kadındır. Osmanlı Türk kadınının imparatorluktaki yaşam biçimi üzerinde eğri doğru birtakım teoriler vardır. Bunlar kısmen çağdaş kaynakların yanlışlığından, yanlış değerlendirilmesinden, kısmen de ezbere konuşmaktan ileri gelebilir. Şunu
II. Dünya Savaşı sırasında asker kaçağıyken yakalanıp Alman ordusunda SSlerle birlikte savaşmak zorunda kalan bir adamın öyküsü, savaşın acımasızlığı, insanı insanlıktan uzaklaştırması, birliğindeki dostlarını tek tek kaybetmesi, eşinin hava saldırısında öldürülmesi, Hitler'e olan nefreti, çektiği işkenceler, savaşı sorgulaması akıcı bir dille anlatılmış.