Türkiye'deki Akademik Ortam
Almanlar dağların zirvelerinde araştırma yapıyorlardı. Çok şaşırmıştım. Biz ise ülke olarak hiçbir şey yapmıyorduk. Türk araştırmacılar ise sadece turist gibi geziler düzenliyor, şehirlerde keyif çatıyordu. Oturdukları yerden bilgi üretiyordu.
Çanakkale müdafaası, Türk zabiti ve Mehmetçiğin başarısıdır
“Almanlar, Çanakkale müdafaasının başarısı kendilerine aitmiş gibi anlatmaya meylediyorlar. Fakat hayır, hiç alakası yoktur. Evet komuta ekibinde Liman von Sanders gibi bazı başarılı Alman generaller vardı ama sayıları oldukça azdı ve öyle etkili de değillerdi. Bu savunma başarısı hemen hemen tümüyle Türk zabitinin ve Mehmetçik’in başarısıdır. Kaldı ki gerçeği biliyorlar, buna rağmen bu sakat Alman teorisini yaydılar…”
Reklam
İğrenç zulümler
“Almanlar, 1939'da ülkemize ilk girdiklerinde, Yahudilerin evlerini bastılar. Erkekleri çalışma kamplarına göndermek üzere topladılar, kadınlara da tecavüz ettiler. Irk kirlenmesi umurlarında değildi. Küçük çocukları ayaklarından tutup kafalarını ağaca veya kapıya vurarak öldürdüklerini gördüm. O zamanlar moda oydu. Nazilerde her yıl farklı bir moda çıkar. 1940'ta çocukları iki taraftan çekerek ikiye ayırırlardı. 1941'de bir kova su alır, çocukların kafasını içine sokarak boğarlardı, bir karış suda boğulmuş olurlardı. Son zamanlarda biraz sakinleştiler. Artık Yahudileri gazla öldürüyorlar, kamplar da birkaç sene önceki kamplara kıyasla sanatoryum gibi, insanları da daha sistemli imha ediyorlar…”
Sayfa 104Kitabı okudu
Juden Dreiecke
“Burada insanlara verilen ve kıyafetlerin üstüne takılan bu üçgenlerin anlamı, amacı neydi? İnsanlara bu değerlendirme neye göre yapılıyordu? Buradakilerin çoğu kırmızı üçgenlerinde P harfi olan Polonyalılar, yani siyasi mahkûmlar. %90’ı aslında kaçakçıdır, siyasi söylemleri de sarhoşken söyledikleri aptalca şeylerdir. Kırmızı üçgen taşıyan Almanlar ise genellikle gerçek siyasi tutuklulardır. Sonra bir de siyah üçgenli Ruslar var. Asıl siyasi mahkûmlar onlar çünkü işlerinin sonlandırılması tamamen siyasi bir karardı. En kötüleri de yeşil üçgenler, üçgenin sivri ucu yukarıya doğruysa profesyonel suçlu, sivri aşağıya doğruysa, şartlar sebebiyle suç işlemek zorunda kalmış olanları gösteriyordu…”
Sayfa 121Kitabı okudu
‘Lapanka’
“Her gün bir tanıdığımızın, bir komşumuzun alındığını duyuyorduk. Buna ‘Lapanka’ deniyordu. Polonya’nın Almanlara boyun eğen resmî yönetimi işçilerden gruplar oluşturuyordu; Onsekiz ila kırk yaş arasındaki herkes, kadın ya da erkek, her an çalıştırılmak üzere kamyonlara konulup götürülüyordu. Almanlar Polonyalıları çalıştırmaya kararlıydılar. Ve Reich için, ölümüne, köle işçi olarak çalıştırıyorlardı.”
Sayfa 93 - *Lapanka (Lehçe): II. Dünya Savaşı’nda Almanya işgali altındaki Polonya’da askerlerin sivilleri toplayarak çalışma kamplarına götürmesi veya öldürmesi.Kitabı okudu
‘Tarlalar’ ülkesi Polonya
“Polonya’nın Almanya sınırına sadece altı kilometre uzakta ve küçük bir kasaba olan Kozlowa Gora’da yaşıyorduk. Komşularımızın çoğu Alman kökenliydi. Okulda Almanca öğrenmeye başladık. Ve bu dili kasabadaki tabelalarda görmeye ya da insanları Almanca konuşurken duymaya alıştık. Soyadımız ‘Gut’ olduğu için, çoğu insan bizim Alman kökenli olduğumuzu varsayıyordu ama ailem son derece vatanseverdi. Biz Polonyalıydık. Bundan gurur duyacak şekilde yetiştirilmiştim. Okuldaki Tarih dersi bana, yüzyıllar boyunca batıdan Almanlar, kuzeyden İsveçlilerle Litvanyalılar, doğudan Tatarlarla Ruslar, güneyden de Macarlar tarafından defalarca işgal edilen ülkemin acıklı tarihini öğretmişti. Güzel Polonya, adı ‘Tarlalar’ anlamına gelen bu ülke, Avrupa’nın en elverişli tarım alanına sahip ülkesiydi ve bu diğer ülkeler onun hasadını toplamak istiyorlardı. Biz Polonyalılar, toprağımıza el atmaya hazır ülkeler tarafından çevrelendiğimizin farkındaydık. Bu bilinç, ülkemize ve kimliğimize daha da sadakatle bağlanmamızı sağlıyordu.”
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.