Göçük altında kalmış bir baba örneğin, kızından bulundukları karanlık odanın bir sinema salonu olduğunu hayal etmesini ister. Onlarca metre uzaklıktaki ufacık bir çatlaktan sızan ışığın aslında bir projeksiyon makinesinden geldiğini, şimdi dikkatle o ışığa bakıp, anlatacağı hikâyeyi bir film gibi gözünün önünde canlandırmasını söyler.
Bir an önce bir karara varmalıydım.
Kibirli bir alçak mı olacaktım, konformist bir alçak mı?
Siz de düşünürseniz, seçme özgürlüğü zannettiğiniz şeyin ekseriyetle ölümlerden ölüm beğenmek olduğunu fark edeceksiniz.
... "çocuk olmasa" ikisinin de birbirinin yüzünü görmeye dahi tahammül edemeyeceklerini öğrenmiştim bile. Güzel bir haberdi bu. Demek ki dışarıdaki hırgürü bitirmem an meselesiydi. Kendimi camdan atıvermem her şeyi çözecekti.