622 sayfa okumak için sizi biraz yanıltabilir. Hele de bu işlerin içinde olan bir emniyet görevlisi olarak bizlere acaba Arka Sokaklar dizisinde olan saçmalıklar gibi bir şey mi okutacak derim hep kendi kendime polisiye romanlar için. Fakat yeni bir yazar olmasına rağmen gerek içsel betimlemeleri gerekse de emniyet olaylarını bizlere olduğu gibi yansıtan genç arkadaşımız ve değerli yazarımız
İrem Nasır hanımı kutluyorum.
10 üzerinden sağlam bir 10 puan. Neden mi? Başta çok yadırgadım. Çünkü kitap çok uzun idi fakat bu yanılgı beni yazarın anlatım dili, psikolojik ögeler ve dediğim gibi içsel betimlemeler ile tam on ikiden vurdu.
Birkaç kelime hatasını yayinevi bağlama haricinde Dedektif Oğuz Yılmaz önderliğinde başlayan hikayemiz seri cinayetler, sarhoş adamlar, bozuk aile yapıları, cesur ve güzel polisler, kosturmacalı şehir hayatı, birbirinden güzel alıntılar ile birlikte bizleri sağan bir polisiye ağı. Servet Müdür, Serpil, Alperen, küçük Alp, Selda ve diğerleri. Hayatım boyunca okuduğum en iyi kitaplardan biri oldu.
Stephen King kadar popüler.
Tahminler kimi zaman kahrolası bir tutkal gibi düşüncelere yapıştı mı kişinin yolunu daraltır. 222
Her insanın içinde halen yaşayan bir çocuk vardır. Belki de bu içimizdeki çocuk bizi ayakta tutuyor. Bırakalım da o çocuk içimizde kalmaya, sevinç çığlıkları atmaya devam etsin. 485
Bir bedenin, vicdanını yerler altına alıp onun üstüne defalarca bastığı bir yaşamda soluk almak zor. 608
2 farklı kitaptan oluşuyor aslında.
Alperen Manisalıgil’in yazdığı kısım çok tanıdıktı belki ondan okurken sıkıldım biraz.tekrara düştüğünü düşünüyorum
Ama Kemal Sayar’ın yazdığı kısım harikaydı. Asla tekrara düşmüyor. O kadar güzel ve farklı açılardan ele alıyor ki merhameti hayran kalmamak elde değil. Modern insanların ölümlü yüzleşememesinde bahsediyor. Başkalarının günahları bizi aziz kılmaz diyor Kemal Sayar. Ben kime boyun eğiyorum sorunusu insan kendisine sormalı diyor.
Teknolojiyi doğru kullanamadığıma değiniyor. İnsanların teknoloji konusunda çok acımasız olduğuna değiniyor. Aristo incelenmeyen hayat yaşanmaya değmez. Diyor. Ama biz kaydedilmeyen hayat yaşanmaya değmez der gibiyiz.
Televizyonları baş köşede oluşundan bahsediyor.
Televizyon sesini duyan çocuklar anne- baba seslerini duyamazmış…
Bazı tiyolar veriyor….
Çocuklarımıza merhamet etmemizi istiyor ve onlara eski oyunlarımızı öğretmemizi tavsiye ediyor. Piknik yapmalı, maç oynamalı…
Yeryüzüne merhamet etmemiz gere
Medet Önlü " Bu yolda yalnız yürümekse de bize düşen, bizden öncekilere layık bir biçimde ,davamızın çizgisinde, yılmadan, usanmadan, dimdik yürüyeceğiz."
Orası direnişiyle , şehadetleri ve zaferleriyle bildiğimiz ÇEÇENİSTAN'dır.
Orası bizim için gurur ve şeref tablosudur.
Orada yeis ve karamsarlığa yer yoktur .
Çünkü tarih Çeçen direnişini onaylamıştır !