Altaylılar
Altayca, Rus Federasyonunun Altay sınırları içinde yer alan Özerk Gorno Altay bölgesinde konuşulur. 1922 yılında "Tuulu Altay" Dağlı Altay adı ile Sovyetler Birliğine bağlı özerk bir ülke kuruldu. Bu bölge 1947 yılına değin Oyrot eyaleti adı ile anılırdı. Bu yıl yapılan bir düzenleme ile Moğol kökenli Oyrot boyunun adı eyaletten kaldırıldı. Asıl yaşayan halkın adı eyaletin adı oldu. Eyaletin toprakları 92.600 km'dir. Altay Türklerinin sayısı 1989 sayımına göre, 70.777'dir. Altay Türkleri, adını ünlü dağlardan alır. Türkçe 'altın', Moğolca 'Altan' sözleri ile aynı köktendir. Altay Türklerinin ilk yurtları Türklerin anayurdu olarak da gösterilen Altay Dağlarıdır. Altay Türklerinin Kıpçakların uzantısı oldukları sanılır. Altay boy adlarının çoğu eski Türk boy adlarıdır. Biraz Moğollarla karışmış olmalarına karşın en saf kalmış Türk soyu sayılırlar. Yakın zamana değin küçük öbekler biçiminde dışa kapalı bir yaşam sürerler. İslam din ve kültüründen etkilenmezler. Şaman inançlarına bağlı kalırlar. 19. yüzyıl başlarında Rus din adamları aralarında Hristiyanlığı yaymaya başlar. Günümüzde Hristiyan dininde sayılırlar. Altaylar çeşitli boy ve soylara ayrılırlar. Bu boy ve soy ayrımları dilde ağız ayrılıklarına da neden olmuştur.
Şorlar
Şorlar, Kuzey Altay ve Kuznetskiy Altay toprakları ile Hakas, Dağlık Altay illeri yöresinde yaşarlar. Mraass, Tom ve Kondom Tom Irmakları boylarında yerleşmişlerdir. Altay Dağlarının kuzey eteklerinde yaşarlar. Bu bölgedeki ormanlık alanlarda otururlar. Büyük köylere yerleşmişlerdir. Bu bölge doğu Sibirya'ya düşer. Rus ve batı kaynaklarında Altaylılar, Teleütler ve Kara Orman Türkleri, Kara Tatarlar gibi değişik adlar verilir. Kendilerinin benimsediği bir boy adı yoktur. Daha çok kıyılarında yaşadıkları ırmakların adlarını kullanırlar. Radlofftüm bu halkı "Şor" adı altında toplamıştır. Sayıları 20.000 dolayındadır.
Reklam
Altay Türkleri Efsanelerinde Yaratılış...
İran mitolojisinde de ilk insan, " kil " dediğimiz yapışkan topraktan yapılmıştı. Onun için İran'lılar ilk insana " Kil Şah " adını veriyorlardı. Türkler ise daha çok " Balçık " üzerinde durmuşlardı.
Sayfa 101 - M.E.B. Yayınları 1970 / 1. BasımKitabı okudu
Eski Türkler, kırmızı renk için genel olarak " al " sözünü kullanırlardı. Fakat bu söz sonradan, biraz da manevi bir anlam almıştı. Nitekim loğusaları basan ve kötülük yapan " Albastı " da, yine bu rengi taşıyordu. Altay Türkleri, büyük kurt sürülerini idare edip köylere korkunç zararlar veren kurtlara da zaman zaman " al börü " derlerdi. Bu allık kurdun veya albastı gibi ruhların renginden dolayı değil; daha çok onların korkunç zararlar vermesinden ileri geliyordu.
Sayfa 51 - M.E.B. Yayınları 1971 / 1. BasımKitabı okudu
Geri113
203 öğeden 196 ile 203 arasındakiler gösteriliyor.