Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Atatürk milliyetçiliğinin aynı zamanda tepki duyduğu şey yabancı egemenliğidir. Yani ekonomisi ve siyaseti ile emperyalizmdir. Milli Mücadele, sadece işgalci kuvvetlere karşı verilmemiştir. Çünkü bizzat Atatürk tarafından da ifade edildiği üzere, siyasi, iktisadi, kültürel tüm alanlarda yabancı egemenliğinden kurtulma savaşıdır. O halde, Atatürk milliyetçiliğinin kaynağı, Türk milletinin kendi yurdunda esir eden emperyalizm ile bunun acenteliğini üstlenen levanten saltanat-hilafet yapısıdır. Bu yapıya karşı, Türk milletinin ulusal isyanıdır.
Sa'd b. Ebi Vakkas...
O İlklerden, öncülerdendir. O, İslam uğruna attığı ilk ok ile ilk kan akıtan, ve kendisine isabet eden düşman oku ile de ilk kanı akıtılandır. O, cennetle müjdelenmiş, defaatle Efendimiz'in taltif ve ikramına mazhar olmuştur. O, Efendimiz'in "Allahım Sa'd sana dua ettiği zaman, sen onun duasını kabul buyur" diye dua ettiği ilk bahtiyardır. O, Uhud günü Efendimiz'in "At Sa'd, Anam babam sana feda olsun" diyerek taltif ettiği arslan parçasıdır. O, imanın çile dolu yolunda gösterdiği hamiyet ve sabır dolayısıyla Rahman'ın sofrasından indirilen dört ayrı ayetin sebebi nüzülüne vesile olandır. O, Hz. Ömer'in seçtiği şûra heyetindeki altı kişiden biridir. Hepsinden öte o, Medine sokaklarında Efendimiz'in (sav) kendisine hayranlıkla bakarak "Kimin böyle bir dayısı var, göstersin bakalım" diye gururlandığı hamiyet kahramanıdır. Uhud'da Sa'd b. Ebi Vakkas o güne kadar hiç kimsenin elde edemeyeceği bir şerefi elde edecekti. O zaten hep ilklerin adamı idi. İlk kez risalet davası uğruna kan dökendi. İlk kez risalet davası uğruna ok atandı. Şimdi bir ilke daha imza atacak ve yoluna baş koyduğu, binler canın o cana kurban olduğu, ilk günden bu güne kadar herkesin " Anam, babam, nefsim, sana feda olsun ya Resulullah" dedikleri Allah Resulü (sav) Sa'd b. Ebi Vakkas'a " Anam, babam sana feda olsun ya Sa'd " diyecekti. O güne kadar Allah Resulü bu sözü hiç kimseye söylememişti
Sayfa 69 - Siyer yayınlarıKitabı okudu
Reklam
İsmail Hakkı...
Varlığıyla onur duyduğumuz Profesör Aziz Sancar'ın yakasında Atatürk rozeti vardı, kravatı ise Osmanlı tuğrası motifliydi. Bu sentezi Atatürkçülere laf sokma fırsatı olarak gören bazı dangozlar, "Cehape zihniyeti karşı çıkıyor ama, bak gördünüz mü, insan hem Atatürk'le hem Osmanlı'yla gurur duyabiliyor" dediler. E
Sayfa 500 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2016Kitabı okudu
Altı Ok, Turancılığın dokuz ışığı gibi katı dogmalar biçiminde değildir. İlerleme ve gelişme hatta dış dünya ile bütünleşme yolunda adımlar atmaya engel hiç değildir. Altı Okun değişmesini, barışçılık, dayanışmacılık, eşitlik ve demokrasi açısından isteyenler, ne Altı Oku ne de Atatürkçülüğü tam incelememişlerdir. inceselerdi kendileriyle çelişkiye düşmezlerdi.
Sayfa 49 - Atatürkçü Düşünce Derneği YayınlarıKitabı okudu
Altı Ok, tek yanlı olarak ortaya çıkmamıştır. Kapitalist dünya ve sosyalist dünya dışında kendine yeni bir yol arayan her ülke gibi orijinal bir ulusal sentez denemesi olarak gündeme gelmiştir.
Sayfa 45 - Atatürkçü Düşünce Derneği YayınlarıKitabı okudu
Asya ve Avrupa arasında yer alan Anadolu'nun genç Cumhuriyeti'nin, bu iki kitadan birinin etkisi altına girmemesi için ayrı bir yol izlemesi gerektiği ve bu yolun da iki kıtanın da yönelmiş olduğu ayrı yollar arasında uzlaştırıcı bir orta yol olması gerektiği düşünülmüş ve böylece Altı Ok kabul edilmiştir. Altı Okun ilk üç ilkesi olan ulusçuluk, cumhuriyetçilik, laiklik Avrupa ülkelerindeki gelişmeler sonucunda ortaya çıkan evrensel değişmelerdir. Özellikle Fransız Devriminin gündeme getirdiği ulusçuluk, cumhuriyetçilik ve laiklik ilkeleri, bütün dünyada yaygınlık kazanırken, Mustafa Kemal hareketinin bu ilkelere karşı ilgisiz kalabileceği düşünülemezdi. O nedenle Türk Devriminin ideolojisi oluşturulurken Fransız Devrimi esas alınmış ve Fransız Devriminin bu üç ilkesi Altı Okun yarısı olarak benimsenmişti.
Sayfa 45 - Atatürkçü Düşünce Derneği YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sevmek çocukluk değil mi ?
...Allah şahit, seni ok iki yaş altı bir çocuğun masumiyetiyle sevdim. Namahremim değildin diye öptüm gözlerinden.
Millete yeni bir ideoloji aşılanacaktı: Kemalizm. Bunun sembolü 'Altı Ok'tu: Baştaki dört ilkeye, Milliyetçilik, Laiklik, Cumhuriyetçilik ve Halkçılık ilkelerine, 1931'de Devletçilik ve Devrimcilik de eklenmişti. Bunlar birbiriyle kenetlenmiş durumdaydı: Devletçilik, sömürgeciliğe Halkçılık yoluyla karşı koyuyor; Laiklik Halkçılığın sömürülmesini önlüyor, hepsini yabancı saldırısına karşı koruyan milliyetçilik de, yaşama hızını Devrimcilikten alıyordu.
Sayfa 688Kitabı okudu
Uhud günü farkedilen şey
Dünyanın en değerli insanları o gün onlardı. Ashab-ı Kiram'ın yetmişi şehit oldu, altı yüzü otuzu da yaralı bereli gaziydiler, zaten yedi yüz kişiydiler toplam, İslam zaten erkekleriyle o kadardı. Onların "Peygamberi öldürüldükten sonra ne kaldı geriye" diye düşünmelerini Allah, cahiliyeye dönüş olarak kabul etti. Onun için İbni Mesud(ra) diyor ki: "Uhud gününe kadar biz kendimizi tam Müslüman kabul ederdik. Sonra Allah kalplerimizi elimize koydu -yani aynayı önümüze koydu adeta- baktık ki biz daha yolun başındaymışız." Çünkü ayet, "cahiliye mantığıyla düşünenler var sizde" diyor. Neden? Velev Peygamber öldürülse, Hamza(ra) öldürülse bile din Allah'ın değil mi? Peygamber mi yapacaktı bu işleri? Musab(ra) mı, Hamza(ra) mı kainatı hidayete erdirecekti? Uhud'u genişletsen bugünkü dünya bile Uhud'a hafif geliyor. Peygamberin kanı düşmüş, kainatta var mı daha feci bir şey? Peygamberin yüzü yaralanmış, miğferine ok isabet etmiş. Orada Efendimizin(sav) kanı yere düşmesin diye Cebrail(as), yeryüzüne en hızlı indiği şekillerden biriyle indi. Çünkü Peygamberin bir damlası yere damlasaydı, Allah'ın gözünde dünyanın hiçbir değeri yoktu artık. Böyle bir sahneden konuşuyoruz. Peygamberin kanının yere düşme tehlikesi vardı. O gün bile "İslam'ın geleceği yok" diye düşünmeyi Allah, cahiliye kafası olarak yorumluyor Kur'an'da. Kur'an apaçık ortada.
OK: Kutlu Silah. Eşdeğer: UK, UH, OH Türklerde büyük önemi vardır. Boy topluluklarına ok anlamını içeren adlar verilir. Onok, Bozok, Üçok. Yine bu sözcükle bağlantılı Oğuz ve Oğur kelimeleri de benzer biçimde kullanılır. On Oğur, Beş Oğur, Şar Oğur, Dokuz Oğuz gibi… Oğur ve Öğür (Bölük) kelimeleri de yakından ilişkilidir. Okruk sözcüğü devlet anlamında kullanılır. Hungar (Macar) sözcüğünün Onoğur’dan geldiği düşünülmektedir. Soylu kişilerin attıkları oklar Güneş Işıkları tarafından tutulur. Güneş’in ışınları da ok olarak kabul edilir. Yakın dönemde Atatürk’ün Altı İlkesi de Altı Ok olarak simgeselleştirilmiştir. Yay ise gökyüzünün bir simgesi olarak kabul edilir.
Reklam
Mahmut Esat Bozkurt, Devrim Tarihi derslerinde CHP Progra­mıyla uyumlu bir Kemalizm tanımı yapmıştır: "Türk ihtilalinin verimi, sembolik altı ok içindedir ki, buna Kemalizm diyoruz ve diyorlar."
** İnnâ a’taynâ ke’l-kevser **
Cennet nehirlerinin biri dahi Kevser nehridir. Hak Teâlâ, onu sevgili Habibi Muhammed sallallahu aleyhi vesellem hazretlerine vermiştir. Nitekm O’na seslenip “Biz sana Kevser’ verdik” (108/1) buyurmuştur. O nehrin genişiliği üç yüz fersah mesafedir. Onun kaynağı arşın altı olup, oradan Sidre’ye gelir, oradan Cennet-i Firdevs’e dökülür. Öyle süratli akar ki, yaydan fırlayan ok gibi firdevs-i âlâyı ve altında olan cennetleri geçerek dolaşır. Rengi sütten beyaz, tadı şekerden şirin, kokusu anberden hoştur. Ondan bir kere içen bir daha susamaz. Asla bir illet ve hastalık görmez. Lezzeti sonsuza kadar dimağından gitmez.
Ataç YayınlarıKitabı okuyor
Bir Kaç Söz...
Her esere sebeb-i telif mahiyetinde veya eser hakkında gerekli görülen bir takım izahat için bir "önsöz" yazmak adettir. Lakin bu eser bir telif olmayıp sadece vesika külliyatından ibaret bulunduğu cihetle aslında sessiz bir lisan olan "beden dili" gibi hiçbir şerh ve izaha ihtiyaç görülmeyecek derecede acı fakat o
Sayfa 6 - Sebil Yayınevi
Yusuf Akçura'nın Türkçü akım içinde savunduğu fikirler ile Ke­malizm anlayışının gelişim sürecinde ortaya çıkan siyasal eğilimler büyük ölçüde benzerlik taşımıştır. Siyasal bakımdan önder konum­ da olan bir milli kimliğe, Türklüğe dayanan, siyasal-ekonomik açı­dan bağımsız ulusal bir devlet ve bu devletin siyasi sınırlarıyla çer­çevelenmiş, milli egemenlik-halkçılık idealleriyle birleştirilmiş bir milliyetçilik anlayışı bu ortak tutumun en belirgin özelliği olmuştur. Bu bakımdan Türk Devrimi'nin ideolojik hattının bu temel daya­naklarının ve Altı Ok ile kendisini ifade eden Kemalizmin devlet, millet ve toplumsal gelişme teorisinin Akçura'nın düşünceleri ekse­ninde incelenmesi, konuya daha doğru bir yaklaşımla eğilmemizi sağlayacaktır.
534 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.