Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
"Bahis" Adlı Öyküden
"Bilge kişi yaptı beni kitaplarınız. Yorulmak bilmez insan zekasının yüzyıllardan beri yarattığı her şeyi kafatasımın içine sıkıştırdım. Hepinizden bilgili olduğumu biliyorum. Kitaplarınızı da, dünya nimetlerini de, bilgeliği de küçük görüyorum şimdi. Dünyada her şey boş, saçma, bir serap gibi aldatıcıdır. İstediğiniz kadar mağrur olun; zeki, güzel olun, ama ölüm sonunda tarla fareleri gibi silip götürecektir sizi yeryüzünden; geride bıraktıklarınıza, tarihe, yüce kişilerinizin ölümsüzlüğüne gelince, onlar da bir gün yeryuvarlağıyla birlikte donup taşlaşacak ya da yanıp kül olacak. Çıldırmışsınız siz, yolunuzu şaşırmışsınız. Yalanı gerçek, çirkinliği de güzellik sanıyorsunuz. Herhangi bir durum sonucu elma ağaçları, portakal ağaçları elma, portakal yerine birden kurbağa, kertenkele verse ya da güller terlemiş at gibi kokmaya başlasa, şaşırıp kalırdınız değil mi? İşte ben de yeri göğe yeğlediğiniz için size öyle şaşırıyorum. Anlamak istemiyorum sizi."
Sayfa 103 - T.İ.B. Kültür Yayınları E-KitapKitabı okudu
Reklam
Bahis
Banker masanın üzerinden aldı kâğıdı, okumaya başladı: “Yarın saat on ikide özgürlüğüme, insanların arasına girmek hakkına kavuşuyorum. Ama bu odadan çıkmadan, güneşi görmeden önce sizlere birkaç şey söylemek istiyorum. Şu anda beni gören Tanrı’nın huzurunda bütün açık yürekliliğimle söylüyorum size: Özgürlüğün de, yaşamın da, sağlığın da,
Sayfa 117
Bahis (1888)
Bilge kişi yaptı beni kitaplarınız. Yorulmak bilmez insan zekasının yüzyıllardan beri yarattığı her şeyi kafatasımın içine sıkıştırdım. Hepinizden akıllı olduğumu biliyorum. Kitaplarınızı da, dünya nimetlerini de, bilgeliği de küçük görüyorum şimdi. Dünyada her şey boş, saçma, bir serap gibi aldatıcıdır. İstediğiniz kadar mağrur olun; zeki, güzel olun, ama ölüm sonunda tarla fareleri gibi silip götürecektir sizi yeryüzünden; geride bıraktıklarınıza, tarihe, yüce kişilerinizin ölümsüzlüğüne gelince, onlar da bir gün yeryüzü yuvarlağıyla birlikte donup taşlayacak, ya da yanıp kül olacak. Çıldırmışsınız siz, yolunuzu şaşırmışsınız. Yalanı gerçek, çirkinliği de güzellik sanıyorsunuz. Herhangi bir durum sonucu elma ağaçları, portakal ağaçları elma, portakal yerine birden kurbağa, kertenkele verse; ya da güller terlemiş at gibi kokmaya başlasa şaşırıp kalırdınız değil mi? İşte ben de yeri göğe yeğlediğiniz için size öyle şaşıyorum. Anlamak istemiyorum sizi.
Sayfa 118 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Bilge kişi yaptı beni kitaplarınız. Yorulmak bilmez insan zekasının yüzyıllardan beri yarattığı her şeyi kafatasımın içine sıkıştırdım. Hepinizden akıllı olduğumu biliyorum." "Kitaplarınızı da, dünya nimetlerini de, bilgeliği de küçük görüyorum şimdi. Her şey boş, saçma, bir serap gibi aldatıcıdır dünyada. İstediğiniz kadar mağrur olun; zeki, güzel olun, ama ölüm tarla fareleri gibi silip götürecektir sizi sonunda yeryüzünden; geride bıraktıklarınıza, tarihe, yüce kişilerinizin ölümsüzlüğüne gelince, onlar da bir gün yeryüzü yuvarlağıyla birlikte donup taşlayacak, ya da yanıp kül olacak. Çıldırmışsınız siz, yolunuzu şaşırmışsınız. Yalanı gerçek, çirkinliği de güzellik sanıyorsunuz. Herhangi bir durum sonucu elma ağaçları, portakal ağaçları elma, portakal yerine birden kurbağa, kertenkele verse; ya da güller terlemiş at gibi kokmaya başlasa şaşırıp kalırdınız değil mi; işte ben de yeri göğe yeğlediğiniz için size öyle şaşıyorum. Anlamak istemiyorum sizi. "
BAHİS öyküsü
Binbaşı Nuri Bey, yalvarır gibi su istedi, iki yudum içti: - Sağlık çavuşu, birkaç güne kadar sargıyı ufaltacağını söyledi. Doğru mu? - Doğrudur. - Doğru olsun!.. Hiç değilse, bastonla gezebilmeliyim!.. Böyle kımıldamadan yatmak insanı büsbütün bunaltıyor. Anzavur’dan ne haber? - Hiç... - Bursa’ya saldırır mı dersiniz? - Belli olmaz!.. - Saldırırsa, ev ev, sokak sokak çarpışmalıyız!.. Bana bir tüfek bulacaktı çavuş... Unuttu mu? O zamana kadar, bunun üstüne basamazsam, beni pencerenin önüne koyup gideceksiniz! Söz verdi çavuş... Selahattin yere bakarak konuştu: - Çavuş söz vermiş ama, tümen komutanı “Olmaz” diyor. İlk araba kervanıyla Eskişehir’e gönderecek sizi... - İstemiyorum... İnsanlar orduda belli bir rütbeyi aştılar mı, yorulmak diye bir şeyin var olduğunu unutuyorlar. Eskişehir bana, dünyanın öbür ucu kadar uzak geliyor! Burası iyi... Burada bırakın beni... Kurmay Binbaşı Nuri Bey, seğiren gözünü eliyle kapattı, yarası sızlıyormuş gibi yüzünü buruşturdu: - Çavuş, tüfeği getirsin bugün... Elli mermi yeter. Otuz da yeter. Mermi bulunuyor mu? Bulunamıyorsa, on on beş olsun... Boşa atmayana çok bile... Faruk çekinerek sordu: - İyi atar mısın binbaşım? - Eskiden biraz atardım. İnsan iyi bildiği şeyleri kolay unutmaz! Bu sefer çarpışırken baktım, pek kaybetmemişim. Ellerim de, umduğum kadar titremedi. Ben pek savaş subayı sayılmam ama, barut kokusu...
Sayfa 484 - Bilgi Yayınevi, Üçüncü Bölüm, Dönemeç, IIKitabı okudu
Reklam
Yarın saat 12'de özgürlüğüme, insanların arasına girme hakkına kavuşuyorum. Ama buradan çıkmadan, güneşi görmeden önce sizlere birkaç şey söylemek istiyorum. Şu anda beni gören Tanrı'nım huzurunda bütün açık yürekliliğimle söylüyorum size: özgürlüğün de, yaşamın da, sağlığın da, kitaplarınızın da, Dünya nimetleri olarak adı geçen her şeyin de en
Sayfa 117Kitabı okudu
Neysem O Olmak İstemiyorum Artık
Bu tür değişikliklerden, yeniliklerden bıktım artık. Kaç kez zavallı ruhumu özene bezene fırçaladım, kaç kez beynime yeni bir renk verdim! Kaç kez yüreğimin karışıklıklarına yeniden düzen verdim! Kendime yeni giysiler yaptırdım, yeni ülkelere yolculuk ettim, yeni kentlerde kaldım, ama içimin derinliklerinde kalan, hep kalan bir şeyin varlığını duyumsadım, ben olan, her zaman benim kendim olan, yüzeyde, ses, hava bakımından değişen, ama sonsuza dek, yorulmak, eğilmek bilmez bir bekçi gibi kalan bir şey. Onun çevresinde nesneler gözden yitiyorlar, ama o bunun ayrımına varmıyor bile; çevresindeki nesneler beliriyorlar, ama o gerilemiyor...
Olan olmuştur olacak olan da olmuştur.. ..saat kurarak güne başlayanların hikayeleri… Çaresiz insanlar son bir umut olarak son bir kurtulma arzusuyla toprağın altına girer gibi, karanlıkta bir okyanusun sularına dalar gibi gözlerini kapatırlar. Gözlerini kapamak çocukluktan kalma ilkel bir savunma silahıdır; hiçbir sorunu çözmez, sadece sen