#kitapyorumu #seldaileoku
#çingenegelin
KAFATASI KURTÇUKLARLA DOLU BİR CESET...
DÜĞÜNLERİNE GÜNLER KALA KAN DONDURUCU BİR YÖNTEMLE ÖLDÜRÜLEN İKİ KIZ KARDEŞ VE İKİSİ DE ÇİNGENE...
.
Kanım dondu yeminle... Yok böyle bir ölüm şekli... Yedi yıl arayla sadistçe işlenen iki cinayet vakası, benim de dengemi bozdu.
.
Yalnız şöyle bir gerçekte vardı.
Bu defa romanı bitirmeden katili buldum diyordum ki Ahmet Ümit beni yine yanılttı. Hiç beklemediğim bir karakterin beklemediğim sebeplerden cinayet işlemesi... Çok şaşkınım hala.
Ahmet Ümit'in eserlerinde disiplinlerarası bir anlatıma başvurması çok hoşuma gidiyor. Eserinde hem günümüzden hem de tarihten izler görüyoruz. Geçmişe gittiğimizde Patasana'nın hikayesi çok güzeldi. İlk tabletinde "Ben zalimler çağında yaşayan bir alçaktım" cümlesini kurmasından dolayı kendisine biraz haksızlık ettiğini düşünmüştüm. Ama tabletleri okudukça neden bu düşüncede olduğunu daha iyi anladım.
Okuduğum her eseri gibi Patasana da mükemmeldi. Tavsiye ederim :)
PatasanaAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 201923,9bin okunma
Zaman zaman insanın acımasızlığı ‘vahşi’ sözcüğüyle ifade edilir ama bu, vahşi hayvanlara yapılan korkunç bir haksızlık ve hakarettir: Vahşi hayvan hiçbir zaman ustalık ve zevk almak bakımından bir insan kadar acımasız olamaz.
Çünkü herkesin ara sıra yoğun mutluluk anları vardır ama, sürekli olarak kişisel mutluluk peşinden koşmak, bir kepazelikten başka bir şey değildir. Böyle bir dünyada, bunca felaket, bunca yoksulluk, bunca haksızlık ortasında, ancak inekler kadar kafasız ve duyarsız olanlar -yani gerçekten insan sayılamayacak yaratıklar- kişisel açıdan mutlu olabilirler. “ Bana ne dünyanın şurasında burasında, hatta kendi ülkemde kanlı savaşlar varsa; benim evimde yok ya “derler böyleleri. “Bana ne Afrika’da çocuklar açlıktan ölüyorsa; benim çocuklarım açlıktan ölüyor ya“ derler böyleleri. Bana ne ülkemin yoksulları oğullarını kızlarını okutamıyorsa; benim Oğullarım, benim kızlarım en pahalı okullara gidiyorlar ya“ der böyleleri. Ve dünyaya, hatta en yakın çevrelerine kulaklarını tıkayarak, gözlerini kapatarak - o ne biçim bir mutluluksa - mutlu olurlar böyleleri. “Her koyun kendi bacağından asılır,” , “gemisini kurtaran kaptan” , “ köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı de“, “bükemediğin eli öp“, “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” gibi, iğrenç bulduğum bazı deyişleri, kendilerine hayat felsefesi yapmıştır bunlar. Başkalarını sokan yılanın günün birinde onları da sokabileceğini hiç düşünmezler bu geri zekalı “bana ne”ciler.
Unutma, Allah'tan ne istersen Allah sana onu verecektir. Bu yüzden sana haksızlık yapanlara ceza istemek yerine, kendin için güzel bir gelecek iste. Yaşadıklarının kolay şeyler olmadığını biliyorum ve onların sana yaptıkları karşılığında ceza çekmelerini istediğini biliyorum. Ama sen de şunu bil, onlar cezalandırılmayı hak ediyorlarsa, sen de mutlu olmayı hak ediyorsun. Sen iyi olmaktan vazgeçme, kendin için dua et ve bekle. Allah onlara da, sana da, hak ettiklerinizi verecektir.
İnsanın yaptığı en büyük adaletsizlik kendine yaptığı haksızlık değil midir? Kitabi okuduktan sonra bana şunu düşündürttü insanin bencilliği ve diğer insanların hayatlarına etkisinin bu kadar fazla olması tesadüf mü yoksa olacak olayların olmasi için planlanmış bir şey mi?
Kitap bir bakıma her zaman ve her yerde olan kötünün egomanyasinda yaşananları tüm ayrıntısıyla yer yer objektif tutumuyla gün yüzüne çıkarmış.
Beni en çok etkileyen yazarın betimlemeleri,bize gösterilen gibi olamadığı bir çok şeyin,Afrika ülkeri için.Her karakteri çok iyi betimleyip analiz etmiş yaşadığı coğrafyayı hiç bilmeyen okuyucuya çok iyi aktarmış. İlk sayfalarda çok sıkıcı bulmuştum ama ilerleyen sayfalarda kaliteli bir eser olduğunu Ödülü sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum. Yeni,güncel denebilir, gerçekten bu zamanda kaliteli bir yapıt.
"(...) yavan bilgelik bir kenara attığı fantastik olanı yeniden üretir; bu, varolanı misilleme yoluyla durmaksızın tekrar var eden yazgının kabulüdür. Farklı olanlar aynı kılınır. Eleştiriye dayanarak olası deneyimlerin sınırlarını çizen hüküm budur işte. Her şeyin her şeyle özdeş olmasının bedeli hiçbir şeyin kendiyle özdeş olamamasıyla
Öncelikle kitap çiftlik hayvanlarının kendisine yapılan haksızlık ve yaptıkları işlere rağmen haklarını almamaları üzerine çıkardıkları bir başkaldırı ile başlıyor. Daha sonra kendi çiftlikleri kuran hayvanlar yaşamlarını bu şekilde devam ediyor ama işler bir süre sonra yeniden karışıyor. Bu süreçte çok fazla zorluk ile baş başla kalan hayvan çiftliği üyeleri fark edemedikleri bir sona doğru sürükleniyor aslında. Onları yöneten domuzlar insan gibi miydi yoksa domuz muydu? Aslın sorunları buydu, sorun kitabın sonunda ortaya çıkacaktı ve hayvan çiftliği üyeleri domuzları insanlardan ayırt edemeyeceklerdi...
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020245,6bin okunma
Ah… Kahrolası zamanı bir kez, sadece bir kez durdurabilseydik! Mutluluk ve sevinçlerimizi, o kısa mutluluk ve güzellik anılarını bir dirilte bilseydik! Yalnız mutluluk ve başarılarımızı değil, Aynı şekilde dert, acı ve kahırlarımızı da hep hissedebilseydik, unutmasaydık! Her günün şafağında yüreğimizi kahır ve acı balyozlarının altında koyabilseydik! Her zaman neden neşeli, neden kederli olduğumuzu bilebilseydik! Ama hayır, hayır, hayır… Zaman gelip unutuş perdesini başımızın üstüne gerecek… Unutuş perdesinin altında uzanacağız… Bu haksızlık değil mi? Neden zaman Bad dua edecek bize ve bizi siyah bir elbise ya da unutuş perdesi ile cezalandıracak? Neden boyuna her şeyi unutacağız? Neden?
Kara Kitap
"Hiç bir zaman inandıramadım seni sıradan bir hayata razı olman gerektiğine , hiç bir zaman inandıramadım seni, o sıradan hayatta benim de bir yerim olması gerektiğine. "
Bu alıntı ile karşıma çıkan ve eğer okumazsam bir şeylerin eksik kalacağını düşündüğüm bir kitaptı benim için.
Okuması zor , uzun dolambaçlı cümlelerin olduğu,
Darbenin verdiği acıdan ziyade bu haksızlık sarstı Peter'ı. Kendini epey çaresiz hissetti. Dehşet içinde bakakaldı sadece. İlk defa haksızlığa maruz kalan bütün çocuklar böyle etkilenir işte. Çocukların tek düşündüğü, kimsenin onlara haksızlık etme hakkının olmayışıdır. Siz ona haksızlık etseniz de sizi yine sever ama bir daha asla aynı çocuk olmayacaktır. Hiç kimse uğradığı ilk haksızlığı hazmedemez.